25 Aralık 2010 Cumartesi

Kansere karşı bitkiler..

Bazı bitki türlerinin, kanser türleri ile mücadelede etkili olduğu belirtilirken, biberiye, brokoli, dut, greyfurt, nar, üzüm ve yeşil çayın kansere karşı koruyucu etkisi olduğu bildirildi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Canfeza Sezgin'in kaleme aldığı ''Hangi Kansere Hangi Bitki?'' adlı kitap okurla buluştu.

Sezgin, kitabın ön sözünde, günümüzde kanser tedavisinin başarısının artırılması konusunda çok yoğun çalışmalar yapıldığını, araştırmaların önemli bir bölümünün ilaç geliştirme çalışmalarının oluşturduğunu belirterek, yeni ilaçların geliştirilmesinde karada ve denizde bulunan bitkilerden ve bitkilerde bulunan maddelerden faydalanıldığını vurguladı.

Bugün kullanılan ilaçların önemli bir kısmının doğal ürünlerden geliştirildiğini ifade eden Sezgin, çalışmalarda doğal ürünler içindeki çeşitli maddelerin kansere karşı etkinliklerinini değerlendirildiğini ve etkili olan maddeler ayrıştırılarak, ilaç geliştirme safhasına alındığını belirtti.

Kanser tedavisinin, şifalı bitkilerin tıbbi tedavi amacıyla kullanılması yoluyla yapılmasının hiçbir bilimsel fitoterapi (bitkilerle tedavi) otoritesi tarafından kabul edilmediğine dikkati çeken Sezgin, ancak yayımlanan makale ve araştırmalarda, fitoterapik ürünlerin, kemoterapi, hormonal tedavi veya radyoterapi gibi kanser tedavilerinin yanında kullanıldığının belirtildiğini anlattı.

Sezgin, birçok çalışmanın ilaç-ilaç etkileşimi olduğu gibi ilaç-bitkisel tedavi arasında etkileşim olabildiğini ve tedavinin etkinliğini bozabildiğini gösterdiğini vurgulayarak, bu nedenle kanser tedavisini takip eden onkoloji veya hematoloji uzmanının, alternatif tıp yaklaşımları ile ilgili bilgi sahibi olması gerektiğini kaydetti.

AA muhabirinin kitapta yer alan bilgilerden derlediği bilgiye göre, kanser tedavisinde etkili olduğu belirtilen bitkiler ve etkili olduğu kanser türleri şöyle:

''- Aloe veranın, hücre, hayvan ve insan çalışmalarında bağışıklık sistemini düzenleyici etkilerinin bulunması nedeniyle cilt kanserlerinden korunmada yararlı olabileceği düşünülüyor.

- Arı poleni, akciğer, beyin, kalın bağırsak, lösemi, malign, melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Ayrıca akciğer kanserine karşı koruyucu.

- Biberiye, akciğer, cilt, kalın bağırsak, lösemi ve meme kanserine karşı koruyucu.

- Karayılan otu, prostat kanserinin tedavisinde etkili.

- Brokoli, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak ve meme kanserleri ile mücadelede etkili aynı zamanda bu kanserlere karşı da koruyucu.

- Buğday çimi, meme kanserinde etkili.

- Cezayir menekşesi, çeşitli organ kanserleri, lenfoma ve löseminin tedavisinde yardımcı. (Ancak, doktor kontrolü dışında kullanılmaması gerekir. Zararlı yan etkiler yapabildiği unutulmamalı)

- Çemenotu, kalın bağırsak, karın zarı, kemik, lösemi, meme kanserinin tedavisinde etkili.

- Çörekotu, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, karın zarı, lösemi, lenfoma, meme, pankreas, prostat, yumuşak doku kanserlerinin tedavisinde yardımcı.

- Devedikeni, akciğer, baş-boyun, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak, prostat kanserine karşı etkili.

- Dut, kanser hastalarına destek gıda olarak dikkati çekiyor. Beyaz, kara ve kırmızı dut, yüzyıllardır geleneksel Çin ve Japon tıbbında kullanılıyor.

- Ekinezya, kalın bağırsak ve pankreas kanserinde etkili.

- Greyfurt, kansere karşı koruyucu etkisi var. Ancak son yıllarda yeni anlaşılan greyfurt-ilaç etkileşimleri unutulmamalı.

- Isırganotu, prostat kanserinde etkili.

- Karahindiba, kalınbağırsak, karaciğer, lösemi, malign melanom, meme ve rahim kanserinin tedavisinde yardımcı olabileceği düşünülüyor.

- Keten tohumu, kalınbağırsak, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili.

- Kızılcık, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, meme, prostat, yemek borusu ve yumuşak doku kanserlerinde etkili.

- Kudret narı, baş-boyun, cilt, idrar yolları ve idrar torbası, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserlerinde etkili.

- Nar, baş-boyun, kalınbağırsak, lösemi, meme ve prostat kanserlerinde etkili. Narın, ayrıca kansere karşı koruyucu etkisi var.

- Ökseotu, akciğer, baş-boyun, karaciğer, karın zarı ve meme kanserinde etkili.

- Sarımsak, meme kanserinde etkili. Sarımsak, ayrıca kalınbağırsak, mide ve prostat kanserlerine karşı koruyucu etkisi bulunuyor.

- Üzümün, kansere karşı koruyucu etkisi var. Günümüzde üzüm çekirdeği ve kabuğunda bulunan kimyasal maddelerin kuvvetli antioksidan olduğu gösterilmiştir. Üzümde bulunan kimyasal maddelerin, kanser, kalp-damar hastalığı, santral sinir sistemi hastalıkları üzerine koruyucu ve tedavi edici özellikleri olduğu saptanmıştır.

- Yabanmersini, kalınbağırsak ve lösemide etkili.

- Yeşil çay, akciğer, baş-boyun, beyin, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Siyah çayın fermente edilmemiş hali olan yeşil çayın ayrıca, kansere karşı koruyucu özelliği bulunuyor. Hem siyah hem de yeşil çay bol miktarda antioksidan madde içeriyor. İçinde polifenoller daha yüksek oranda olduğu için yeşil çay, siyah çaydan daha faydalı. Yeşil çay, kuvvetli antikanserojen, antioksidan ve kilo kaybettirici bir besin maddesi. Yeni yapılan bir çalışma, yeşil çay ve üzüm ekstraktlarının (Kurutulmuş bitkilerden, özel yöntemler kullanılarak elde edilen, ilaç ham maddesi olarak da kullanılan bitki özleri), kansere karşı birbirlerinin etkilerini artırdığını ortaya koydu.

- Zencefil, akciğer, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme, mide, pankreas ve yumurtalık kanserinde etkili. Zencefilin kanser hücrelerine etkisiyle ilgili laboratuvar çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalarda, zencefilin akciğer, kalın bağırsak, malign melanom, meme, mide, karaciğer, pankreas, yumurtalık kanseri ile lösemi ve lenfoma hücrelerini öldürdüğü saptandı.

- Zerdeçal, baş-boyun, cilt, idrar olları ve torbası, kalın bağırsak, meme, mide, pankreas ve rahim ağzı kanserinde etkili. Yeni yapılan çalışmalar, zerdeçalın normal olmayan hücrelerin ve kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediğini ortaya koydu. Zerdeçalın, özellikle kanser hücrelerinin yaşamasını sağlayan enzimin aktivitesini azalttığı belirlendi.''

(AA)

11 Aralık 2010 Cumartesi

Demir Dikeni, Çoban çökerten


Demir Dikeni, Çobançökerten,Tribulus terrestris


Demirdikeni (Tribulus terrestris); tek yıllık, çiçekli bir bitkidir. Dünyanın birçok yerinde doğal olarak yetişir. Genellikle bahçelerde yabani ot olarak bilinmektedir. Hindistan ve Afrikada bol miktarda yetişmektedir. Toprak üzerine yatık olarak bulunur. Yaprakları bileşik, 10-16 yaprakçıklı olup, çiçekleri küçük ve açık sarı renklidir. Meyveleri 10 mm kadar çapında ve boynuz şeklinde sivri uçlara sahiptir. Kökleri alkaloid, resin, azot ve sabit yağlar; meyveleri %5 yağ, peroxidase, diastase, az miktarda glikosid resin, proteinler ve inorganik maddeler içerir. Protein yüzdesi yaklaşık %10-11 civarında olup; altısı temel olmak üzere ondört amino asit içerir. Sap ve gövdesi nişasta, fructose ve sucrose açısından zengindir. İçerdiği carboline saponinler (harmine, harmaline, harman, tetrahydroharmine), steroidal saponinler (çoğunlukla furostanol) bitkiden değişik yöntemlerle ayrıştırılabilmekte ve bitki ekstrelerinde oranları standart hale getirilebilmektedir.

Kullanım amacı bazı kültürel farklılıklar gösterse de yıllardır Hindistanda kuvvet verici (tonik), cinsel fonksiyonların düzenlenmesi, özellikle kadınlarda yumurtlama, erkeklerde iktidarsızlık ve her iki cinstede cinsel istek arttırıcı olarak kullanılmaktadır. Yakın zamanda fitness, zindelik ve canlılık artıcı özellikleri sporcu, atlet ve vücut yapıcıların dikkatlerine sunulmuştur. Demirdikeni ayrıca değişik kültürlerde anti-inflamatuar, anti-artrit, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için de kullanılmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre; demirdikeni vücudumuzda özellikle karaciğer tarafından belirli hormonları üretmek için kullanılan temel yağ asitlerinin (EFA) emilimini kolaylaştırmaktadır. Demirdikeni, testesteron seviyesini LH seviyesini arttırarak yükseltmektedir. Bağımsız çalışmalar demirdikenini testesteron seviyesini yükseltmek, normal seviyesini korumak ve kas gelişimini desteklemek için önermektedirler. Testesteron, erkeklerin güçlü fiziklerini, kaslarını ve hatta vücutlarındaki yağ miktarını bile ayarlayan bir hormondur. Erkeklerde er bezinde (haya, testis) üretilen androjen hormonlarının en önemli üyesi olan testesteron kas gelişimini sağlar, vücut kıllanmasını düzenler, spermleri olgunlaştırır ve cinsel gücü arttırır. LH ve FSH hormonları her iki cinste de (kadın ve erkek) hipofiz bezi tarafından üretilirler. Bunlar eşeysel bezlerimizin (kadınlarda yumurtalık, erkeklerde erbezleri) fonksiyonlarını kontrol ederler. Demirdikeni bu iki hormonun dengelenmesine yardımcı olmaktadır. Demirdikeninin bu faydalı etkilerinden yararlanabilmek için düzenli olarak 30-60 günlük bir kullanım süresi önerilmektedir.



Faydaları ve Kullanım Alanları:

· Kas gücünü, vücut dayanıklılığını ve fiziksel performansı arttırcı (özellikle yoğun egzersiz yapan sporcularda),

· Vücut enerjisinin ve dayanıklılığının arttırılması,

· Fiziksel, zihinsel, duygusal dinçlik ve kuvvet verici,

· Erkeklerde testesteronu arttırıcı, dengeleyici ve normal seviyesini koruyucu,

· Erkek menopozu (andropoz) semptomlarını azaltıcı,

· Erkeklerde sperm sayısı, miktarı ve hareketliliğinin arttırılması,

· Cinsel fonksiyonları düzenleyici,

· Erkeklerde iktidarsızlık, sertleşme (ereksiyon), kadınlarda yumurtlama problemlerine karşı yardımcı,

· Her iki cinste de cinsel istek ve libido arttırıcı,

Kırkkilit otu-At kuyruğu otu


Kırkkilit (Equisetum arvense), Atkuyruğu Otu, Zemberekotu, Çamotu, Kırkboğum, Tilkikuyruğu Otu,Süpürge otu ve Katırkuyruğu Otu olarak da tanınır. İlkbahar başlangıcında, derinlere kök salmış olan köksaptan, önce spor taşıyıcı kahverengi başak sapları çıkar. Düzgün yapılı küçük çam ağaçlarını andıran yeşil yaz kuyruğu ise daha sonra çıkar. Çok yıllık, otsu ve çiçeksiz bitkilerdir. Gövdesi silindir biçiminde, dallı veya dalsız, yeşil veya esmer-yeşil renkli, sert ve içi boştur. Yaprakları çok küçük, pul biçiminde ve sivri uçludur. Spor ile çoğalırlar. Spor keseleri verimli gövdelerinin uçlarında başak şeklinde toplanmışlardır. Türkiye'de 7 kadar türü yetişmektedir. Saponin, %60-70 silisilik asit (Silica), potasyum tuzları, tanen alkaloitler içerir. Toplanacak bitkiler, 25-60 cm boyunda ve sapı ince (3-6 mm civarında) olan türlerdir (Equisetum arvense) ve nemli topraklardan, tarla aralarından ve dere kıyılandan toplanır. Kırıkilit Otu Mayıs-Haziran döneminde, henüz canlı yeşil rengini korurken, sapın toprağa yakın bölümünden kesilir ve demetler halinde gölge ve havadar bir yere asılarak kurumaya bırakılır. İğne yapraklar gövdeden kolayca ayrıldığında kuruma tamamlanmış olur.

Özellikle ciğer, böbrek ve mesane rahatsızlıkları ve kan dindirme konusundaki etkisi çok iyi bilinir.

Kırkkilit, halk hekimliğinde yaralar ve şişliklerde de oldukça etkin bir şekilde kullanılır. Kemiğe kadar işlemiş ve çürümeye başlamış yaralarda kötüleşmeye başlamış şişliklerde sıcak lapa olarak kullanılırdı.
Yine eski halk hekimleri belli bir yaşa gelmiş insanların devamlı olarak günde bir fincan Kırkkilit çayı içmelerini sağlık verirler. Kırkkilit tüm romatizmal ağrılar, gut, varis ve sinir ağrılarında etkili bir rahatlatıcı olarak bilinir.

Kırkkilit özellikle mesane rahatsızlıklarında oldukça etkilidir. İdrar söktürücü etkisi nedeniyle böbreklerde taş oluşumuna karşı kullanılabilir. Sıcak Kırkkilit banyolarının da yardımıyla küçük taşları düşürmek işten bile değildir.
Aynı zamanda vücudun su topladığı durumlarda ağır iltihaplı hastalıklarda su toplanması durumunda oldukça faydalıdır. Buna göğüs içi su toplanması da dahildir.
Böbreklerin ağır baskı altında kaldığı zorlu doğumlardan sonra annelerde karşılaşılan görme bozukluklarının giderilmesinde Kırkkilit çayları ve banyosu faydalıdır.
Pek çok hallerde depresif durumların titiz bir şekilde izlenmesi sonucu olayın böbrek fonksiyonlarının yetersizliği veya düzensizliğinden ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Kırkkilit çok başarılı bir böbrek şifacısıdır. Bu konuda bitkiler arasında adeta eşsizdir.

Vücuttan su atılması gereken pek çok durumda doktora danışıldıktan sonra diğer tüm ilaçlar 4-5 günlüğüne kesilerek günde 5 fincan at kuyruğu yudum yudum acele etmeden içilir. Burada ritim 10- 15 dakikada bir yudum şeklinde olmalıdır. Bu şekilde vücuttaki tüm biriken suyu dışarı atmayı başarırsınız. Aynı şekilde böbrek ve mesane rahatsızlıklarında bu kür aynen uygulanabilir. Aynı şekilde böbrek havuzu iltihaplarında Kırkkilit banyoları harikalar yaratabilir.

Kırkkilit otu kaşıntılı cilt hastalıkları, iltihaplı cilt enfeksiyonlarında uyuz ve kelleşme hallerinde bile kullanılabilir. Bu durumlarda atkuyruğu usaresi ile kompresler yapmak oldukça faydalıdır. Kırkkilit banyoları iltihaplı tırnak yaralanmaları, kronik yaralar, egzama ve mayasıl çeşitlerine ve lupusa faydalıdır. Hemoroidlerde taze atkuyruğu lapası etkili bir ilaçtır.
Kan durdurucu etkisi ve akciğerler üzerindeki etkisi
Burunda meydana gelen ve durmayan kanamalarda soğutulmuş Kırkkilit usaresi kompres olarak konulur. Kırkkilidin kan durdurucu etkisi bununla sınırlı değildir. Mide kanamaları, hemoroid, ciğer kanamaları ve rahim kanamalarında kan durdururcu olarak kullanılabilir. Özellikle ağrılı kadın hastalıklarında oturma banyosu olarak kullanılması da tavsiye edilir.
Kan durdurucu olarak kullanıldığı hallerde çaya konan Kırkkilit miktarı artırılır. Normalde 250 ml. suya toz hale getirilmiş bir çay kaşığı Kırkkilit konurken bu durumda üç çay kaşığı kullanmakta fayda vardır.
Kırkkilit içindeki silisik asit sayesinde özellikle akciğer tüberkülozu, kronik bronşit ve diğer ciğer zafiyetlerinde en iyi ilaçlardan biridir. Bazı bitki uzmanlarınca kötü karakterli tümörlerin ilerlemesini baskı altına aldığı ve yavaşlattığı da rapor edilmiştir

Kırkkilit veya diğer adıyla Atkuyruğu bademcik iltihabı, ağız iltihapları, diş eti kanamaları damak ve boğazdaki polipler gibi durumlarda gargara olarak kullanılabilir. Bu özelliği ile adaçayına çok benzer.

Kırkkilit travmaların haricinde kramplı mide şikayetlerinde, karaciğer ve safra kesesi ağrılarında rahatlatıcı etkisiyle ün yapmıştır. Omurga, bel kemiği ağrıları boyun tutulmalarında da kompresler ve banyolar oldukça sık kullanılan yöntemlerden biridir.

Kronik egzama, damar tıkanıklığı, mayasıl ve düz tabanlığın meydana getirdiği hastalıklara faydası vardır.

Mühim bir etkisi de, metabolizma ve bağ dokusu direncini arttırmasıdır.
Bu sayede eklemlerin romatizmal hastalılarında eski kırık kemik ağrılarında, hanımlarda üreme organları kaynaklı, mikrobik hastalıklara bağlı olmayan ağrılara faydalıdır.

DİKKAT: Çok fazla dozda kullanımında olumsuz yan etkiler görülebilir.

Çay olarak kullanılan ve usare çıkarılanları daha kuru yerlerden orman kenarları ve patikalardan toplananlarıdır. Kaynar suda 10-15 dk demlenip, yavaş yavaş içilir.

12 Kasım 2010 Cuma

Civan Perçemi


Achillea millefolium-Civan Perçemi

Diğer isimleri :

Binbiryaprak, Yaşlı Adam Biberi, Asker Yarası, Şövalye Binyaprağı, Bin ot, Burun kanaması, Marangoz Otu, Kan değeri, Sağlam Ot

Yetiştiği yer

Civanperçemi, yıl boyu süren, Avrupa ve Asya’nın yerel şifalı otudur. Kuzey Amerika’da ve dünyanın diğer tüm ülkelerinde kabul görmüştür. Civanperçemi çok yaygın olarak yol kenarları boyunca, eski alanlarda, çayırlarda, doğudaki meralarda, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Kanada ‘da bulunmaktadır.

Yetiştirilişi

Civanperçemi, verimsiz topraklarda bile kolaylıkla yetiştirilir. Kuru toprağı, güneş gören bir şekilde yerleştirmeniz tavsiye edilir. Bu bitki çok iyi bir dosttur.

Tanım

Civanperçemi 10 – 20 inç yüksekliğinde büyür, tek dallıdır, lifli ve tüylüdür. Birbiri ardına sıralı olan yaprakları 3 – 4 inç uzunluğunda ve 1 inç genişliğindedir. Tabanındaki göbeği daha geniştir, dalını kavrar. Yaprak şekli, çok parçacıklar halinde aşk merdiveni gibi kesik kesiktir. Yaprakları koyu yeşildir üstü tüylerle kaplı bir görüntü verir. Çiçekleri, çeşitli ve üzeri düz demetler halindedir, beyaz çiçeklerinin tepeleri küçük ve pek çok kalabalık çiçekten ibarettir. Minicik olan çiçeklerinin her biri papatyayı andırır. Tüm bitki daha çok veya az tüylüdür, beyaz çiçekli olanın tüyleri ipek gibidir. Çiçekleri Mayıs – Ağustos arası açar. Dalı büzgülüdür, yaprakları ve çiçeği açar ve kuruduktan sonra şifalı ot olarak kullanılır. Kuru olan bu şifalı ot baharat olarak ya da tat vermek için yenilebilen bir bitkidir, adaçayı gibi keskindir.


Özellikleri

Civanperçemi ilaç gibi kullanılabilen, çok değerli bir şifalı ottur. Birçok bilimsel kanıtıyla alternatif tıpta, bir antiseptik *( cilde ve dışarı açılan boşlukların mukozasına dıştan uygulanarak kullanılan antimikrobik madde), antipasmodik *( spazmı önleyen veya yok eden madde), astrenjan *( vücutta yumuşak dokuların kasılmasını sağlayan, kanamayı ve salgılamayı kontrol altına alan madde), karminatif *( mide ve bağırsaklardaki aşırı gazı yok eden madde), diyaforetik *(terlemeyi arttıran madde), sindirimi kolaylaştırıcı, uyarıcı *( psikiyatride; beyin ve sinir sisteminin işlevini hızlandıran kimyasal madde), tonik ve vazodilator *( damar düz kasını gevşeterek damarı genişleten) olarak kullanılır. Civanperçemi, soğuk algınlığı, kramplar, ateşlenmeler, böbrek düzensizlikleri, diş ağrılarına karşı, tahriş olmuş cilde, kanamalar ve kadınların adet dönemini düzene sokmak için kullanılır. Safra akışını uyarıcıdır ve kanı temizler. Şifalı çayı, şiddetli soğuk algınlıkları ve gripler için, mide ülserleri için, mide krampları, apseler, travma ve kanamalar için ve iltihap azaltıcı olarak kullanılan çok iyi bir ilaçtır.

Reçete

Bir aromatik çaya : 1 çay kaşığı kurutulmuş otu 1 fincan kaynamış suya ekleyin, tadını tatlılaştırmak için 10 dakika demlemeye bırakın. Yatma vaktinde alınız.

Kandil çiçeği, bindir yaprak otu adlarıyla da tanınan civanperçemi bitkisi, özellikle kadınlar için vazgeçilmez bir yardımcıdır. Hem bitki uzmanı hem de bir rahip olan Kneipp yazılarında civanperçemi için söyle der; "arada sırada da olsa, hanımlar ona el atsalardı pek çok hastalığı çekmemiş olurlardı."

Bu bitki, bayanların sancılı ve depresif gecen regl dönemlerinde, menopoz öncesi ve sonrası çekilen rahatsızlıklarda çok etkilidir.



Ayni zamanda kadınların üreme organları için de pek çok faydası vardır. Rahim kanseri, çeşitli rahim rahatsızlıkları, yumurtalık iltihaplarında içilen civanperçemi çayları çok yararlıdır. Miyomlar ve beyaz akıntılar için, yarım banyolar tavsiye edilebilir.

Yarım banyo için; 100 gr civanperçeminin yaprak ve çiçekleri tam olarak geceden soğuk suyun içine konur. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılıp, banyo suyuna ilave edilerek kullanılır. Yalnız banyo sırasında böbrek bölgesi suyun dışında kalmalıdır. 15 k. suda kalınır banyo sonrası kurulanmadan havluya sarınarak bir saat kadar dinlenilir.

Çay; Bir dolu tatlı kasığı civanperçemi ¼ litre kaynar suya ilave edilerek 3 k. demlenir, sonra süzülerek, sıcak olarak yudum yudum içilir. Oldukça acı olan bu çayı içerken, şeker, tatlandırıcı gibi ilaveler yapmamak gerekir. Bitki çaylarına eklenen bu ilaveler, bitkilerin içindeki kimyasal maddelerle reaksiyon verebilirler. Maksimum fayda sağlamak için bunlara dikkat etmek gerekir. Bizim bayanlara tavsiyemiz, hiç olmazsa yılda iki kez birer haftalık kür olarak bu bitkiyi tüketmeleridir.

Eski şifa kitaplarında civanperçemi “tüm hastalıkların çaresi” olarak anılır. Kanı temizleme özelliğine sahip olan bu bitki, ayrıca Hepatit-B, mide, hazımsızlık, romatizma, karaciğer rahatsızlıkları, bağırsak iltihapları ve hareketlerini düzenlemede çok faydalıdır.

Civanperçemi, dolaşım sistemi rahatsızlıklarında ve damar spazmlarını hafifletmek için de tavsiye edilir.

Bitkinin kullanılan kısmı, yapraklı ve çiçekli dallarıdır. Dallar ve çiçekler henüz tamamen açılmadan toplanır ve gölgede kurutulur. Bitkinin bu kısımları uçucu yağ, sabit yağ ve acı glikozit maddelerini ihtiva ederler. Kuvvet verici, uyarıcı, idrar ve gaz söktürücüdür. İçersindeki Sincolden dolayı antiseptik, balgam söktürücü ve midevidir. Yara iyi edici bir özelliği vardır. Basurda sulu hulasası fitil halinde verilir.

Hayatımızdan ayrı düşünemeyeceğimiz bir şifalı bitkidir. Türkiye'de 40 kadar civanperçemi türü bulunmakta ve bunların birçoğu kullanılmaktadır. Türlerine göre 5-100 cm yükseklikte, yapraklar yünlü gibi tüylü ve parçalı, çiçekleri ; beyaz, fildişi beyazı, soluk sarı veya altın sarısı rengindedir. Çok yıllık ve otsu bir bitkidir. Mavimtrak renkli bir uçucu yağ taşır. Bu uçucu yağda azulen, limonen, sineol, borneol, pinenler, seskiterenler vardır. Bitki çayırlarda, dar tarla yollarında, yol kıyılarında ve tahıl tarlalarının kenarlarında kümeler halinde yetişir. Güneşli havalarda çevresine aromalı keskin bir koku yayar. Aslında çiçekleri, güneşin en etkili olduğu saatlerde toplamak gerekir, çünkü o sıralarda eterli yağları ve şifalı gücü doruk noktasında olur. (Referans2: Prof. Dr.Turhan Baytop)

Civanperçemi oturma banyoları da sağlık için çok yararlıdır. Kol ve bacaklardaki sinir iltihaplanmalarında, civanperçemi katkısıyla yapılacak kol ve bacak banyoları çok rahatlatıcıdır. Fakat, bitki öğle güneşinde toplanmalıdır.

Dr. Lutze, civanperçemini şu hastalıklara öneriyor: (Referans1: M.Treben)

· Kanın kafaya sancılı biçimde basıncı

· Baş dönmesi

· Bulantı

· Göz sulanması eşliğindeki göz rahatsızlıkları

· Göz sancıları

· Burun kanaması

· Hava şartlarından kaynaklanan migren krizi

Düzenli olarak içilen bitki çayı ile migren tümüyle iyileşebilir. Bedeni temizleyici etkisi sayesinde, yıllar boyu yer etmiş hastalıkları bedenimizden

dışarı atabiliriz. Civanperçeminin en iyi biçimde ve doğrudan kemik iliğini etkilediğini ve orada kan üretimini düzene soktuğunu özellikle belirtmek gerekir. Bu gücü sayesinde bitki, kemik iliği hastalıklarında, çay kürleri, banyolar ve tentür kullanımı yolu ile yardımcı olabilir. Mide kanamalarında ve basur (hemoroid) kanamalarında olduğu kadar, mide basıncı ve mide yanmalarına karşı bitki çayı çok kısa sürede başarı sağlayabilir. Soğuk algınlıklarında, sırt veya romatizma ağrılarında bitki çayı elden geldiğince sıcak olarak içilmelidir. Bitki çayı böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar, iştahsızlığı giderir, gazları ve mide kramplarını, karaciğer düzensizliklerini, mide ve bağırsak kanalı iltihaplarını iyileştirmeye yardım eder ve bağırsak beze çalışmalarını düzenleyerek, dışkılamayı kolaylaştırır. Kan dolaşımına ve damar kramplarına karşı çok etkili olduğu için bitki çayını koroner yetmezliğinde de önerilebilir. Rahatsız edici vajinal kaşıntılar, bitkinin kaynama suyu ile yapılan yıkama ve oturma banyoları sayesinde yok olabilirler. Civanperçemi çiçeklerinden, basura karşı etkili bir merhem hazırlanabilir. (Referans1: M.Treben)

UYARILAR:

Civanperçeminin gebelik süresince kullanılmaması tavsiye edilir. Bazı duyarlı kişilerde alerjik tepkilere yol açabilir. Başkaca bilinen bir yan etkisi yoktur.

Şifanın bilinçli adresi: www.herbalistatabay.com

Kaynak: 50mucize bitki

Biberiye.


Biberiye-Rosmarinus officinalis

Biberiyeyi turşusu yapılan küçük boy biberler olarak bilirdim. Acı olduğu halde bıraktığı izlenim hoş oluyordu. Bir bitki olarak da iştah açıcı, kan dolaşımını hızlandırıcı, mikrop öldürücü özellikleri de çok önemli


Bu bitkinin Latince adı, Rosmarinus officinalis’dir ve deniz nemi anlamına gelir. Çünkü biberiye genellikle deniz kıyısında yetişir. Biberiye, antik Romalılar tarafından tütsü olarak kullanılırdı ve bir efsaneye göre Hz. İsa bebekken bir biberiye çalılığının altında korunmuştur.

Romalılıar biberiyeyi defin törenlerinde kullanmayı orta çağa kadar sürdürmüşlerdir. Örf ve adetleri gereği cenaze törenlerinde biberiye dallarını tabutun üstüne koyarlardı. Biberiye yağının iltihaplı hastalıkları tedavi ettiğini zannederlerdi. Bir biberiye filizi düğme iliğine konulursa iyi şans getirdiği ve hafızayı güçlendirdiği söylenir.

Biberiye çiçeklerinin neden mavi olduğuna dair efsanevi ve güzel bir hikayesi vardır. Mısır’da kutsal bir ailenin bezgin kızı olan Mary pelerinini biberiyenin beyaz çiçekleri üzerine örtmüş. Mary’nin peleriniyle çiçekler mucizevi olarak değişerek mavi renkte olmuş. Biberiyenin İspanyolca adı romero ya da hacıların bitkisidir. Nebati olarak beyaz çiçek türleri vardır fakat gölgede mavi çiçektirler.


Biberiye çeşitli durumlarda kullanılabilir :

Evde kullanımı : Taze dallı biberiyeyi bir odanın serin bir yerde saklayın. 2 bardak suda bir avuç dolusu biberiyeyi 10 dakika kaynatın. Banyo ve mutfak temizleyicisi olarak mikrop öldürücü bir solüsyondur.

Dekoratif olarak kullanımı : Biberiye dallarının güzel kokulu bir gövdesi vardır. Halkalar halinde örülüp çelenk olarak süslenir.

Yemeklik olarak kullanımı : Çiçeklerini, kristalize etmek ve süslemek için salataya karıştırılabilirsiniz. Meyve püresine 450 gr şekeri krema ile karıştırıp biberiyeyi ekleyin. Yaprakları idareli bir şekilde katılarak ekmeği de içeren ve fasulye ya da kek olarak da geniş bir yiyecek alanında kullanılabilir. Biberiyeyi pişmiş patateslere lezzet vermek ve yağını da sebzelere tat vermek için kullanın.

Pratik olarak kullanımı : Yaprakları soyulduğunda, barbeküye güzel bir koku vermek için biberiye dalları ateşte yakılır.

İlaç olarak kullanımı : Kan dolaşımını hareketlendirir, ağrıları dindirir ve tatbiki olarak kan yapar. Yağın sindirimine yardımcı olur. Eklem ve romatizma ağrılarına iyi gelir. Gargara yapılarak kullanıldığında mikropları öldürücüdür.

SERİN HAVALARDA

Yorgunluk, depresyon ve güçsüzlük için idealdir. Serin havalarda, kan dolaşımını güçlendirir, sindirimi hareketlendirir, üşütme, nezle, soğuk algınlığı belirtileri ve romatizmaya karşın iyi bir tedavi edicidir. Buz torbası ya da ılık havlulara nazaran, baş ağrıları için çok daha fazla yararlıdır. Mahsul, yıl boyunca taze kalır. tentür ya da demlenerek alınır.

BİBERİYE YAPRAĞI

Biberiye, eklem ağrısı, kas ağrısı, iştah kaybı gibi küçük sindirim problemleri, hafif bulantı ve mide gazı tedavilerinde kullanılır. Biberiye yaprakları, çeşitli maddeler içerir. Bakteri öldürücüdür, sindirimi kolaylaştırır ve bağırsak bölgesini rahatlatır. Dahilen tentür ya da çay gibi, içecek olarak alınır. Biberiye yaprakları, sıkılarak uygulanabilir veya sıcak su içine bırakılarak ıslatılabilir ve yapraklar bükülerek de kullanılabilir.

BİBERİYE YAĞI

Biberiye yağı cilde uygulandığında, cilt yüzeyindeki kan akışını arttırır

Dozaj kullanımı tavsiyesi

Çay

Sindirim problemleri için, bir çay kaşığı kurutulmuş biberiye yaprağı 1 fincan suda 10 dakika kaynatılıp demlenir. Yemeklerden önce bir fincan; günde 3 fincan kadar içilir.

Yağ/Krem

Eklem ya da kas ağrıları için zaruri olarak yağından az bir damla sürülür veya standardize olarak içeriğindeki kreminin yüzde 6 – 10’ u kadar rahatsız olan bölgeye günde 4 kez ovalayarak sürülür.

Sıvı haldeki özü

Günde 3 kez yemeklerden önce yarım çay kaşığı ya da paketinin üzerindeki talimata uygun olarak alınır.

Tentürler

Günde 3 defa yemeklerden önce bir çay kaşığı kadar alınır ya da paketinin üzerindeki talimata uygun olarak kullanılır.

Tenkit ve uyarılar : Biberiye yağını dahilen KULLANMAYINIZ. Biberiye yaprakları çocuklarda ishale neden olabilir. Orta dereceli şeker hastaları biberiye yağı haricindekileri korkusuzca kullanabilir; yağı ciltte kaşıntı yapabilir.

*50 mucize bitki

12 Ekim 2010 Salı

Karanfilin faydaları..



Son günlerde kendini göstermeye başlayan soğuk havalardan korunmak için karanfilden yararlanılabilir.

İşte karanfilin bilinmeyen birçok yararı ve iyi geldiği hastalıklar…

Karanfil yemek yahut yakıp tütsü etmek; kötü kokuyu giderdiği gibi insanı soğuktan korur. Bir kimsenin nefesi kötü koksa; bir miktar karanfil ve havlıcan ile çavdar ekmeğinin kabuğunu alıp döverek bal suyuyla içse kötü kokan nefesini anında iyileştir.

Karanfil lokantalarda ağız kokusu gidermek için,çoğu kez konuklara sunulmaktadır.


Mide bulanması ve kusmak için soğuktan meydana gelen ishal için, bir dilim ekmeği ateşe karşı kızartıp bal suyuna bir miktar sirke karıştırıp kızarmış ekmeği içine batırdıktan sonra üzerine dövülmüş karanfili ekip yemelidir.

Karanfilin faydaları ve iyi geldiği hastalıklar özetle şöyle

- İstifrağı ve ishali giderir.
- Karanfil yemek veya bal suyuyla içmek kalbe kuvvet verir.
- Ciğeri de sağlamlaştırır.
- Yemeği hazmettirir.
- Mide bulanmasını ve kusmağı giderir.
- İştah açıcıdır.
- Mideye, başa ve sair azaya kuvvet verir.
- İshali teskin eder.
- Soğuktan olan bütün hastalıklara faydalıdır.
- Tamlaya, sinir bozulmasına, aza (el titremesi, ayak titremesi vs.) titremesine, çok uyuyana, aza (el uyuşması, ayak uyuşması) uyuşmasına iyidir.
- Nezleyi izale eder.
- Göze kuvvet verir.
- Karanfili ezip 10 gram kadarını süt ile yemek; meniyi artırır, şehveti tahrik eder, cinsel gücü artırır.

21 Eylül 2010 Salı

Zerdeçal ve faydaları


Hint safranı olarak da bilinen zerdeçal özelikle Pakistan Çin Hindistan gibi ülkelerde yetiştirilmektedir. Tropik ülkelerde kültürü yapılmaktadır. Ülkemizde ise yetiştirilemiyor.

Köri tozunun temel öğelerinden olan zerdeçal Batıda daha çok baharat olarak kullanılmasına rağmen Asyada uzun zamandan beri doğal ilaç olarak kullanılmaktadır.
Etken maddesi curcumin olan zerdaçalın 3 gramında yaklaşık olarak 30 ila 90 mg curcumin bulunur. Zerdeçalın kullanılan kısmı toz haline getirilmiş köküdür. (zerdeçal tozu)

Zerdaçal Faydaları
Antioksidan etkilidir. Curcuminin antioksidan etkisinin E ve C vitaminlerinden daha güçlü olduğu görülmüştür.
İltihap giderici özelliği vardır.
Zerdeçal karaciğer için yararlıdır. Karacigeri güçlendirir ve karaciğerden toksinlerin atılmasına yardım eder.
Solunum yolu enfeksiyonların tedavisinde yararlanılır.
Curcumin kansere karşı koruma sağlar ve tümör hücrelerinin çoğalmasını engelleyici özelligi vardır.
Yapılan araştırmalarda cilt, kolon, ve göğüs kanseri için faydalı olabileceği görülmüştür.
Safra kesesi ve safra yollarının fonksiyonel hastalıklarına karşı etkisi zerdeçal yararları arasındadır.
Deneysel çalışmalarda zerdeçalın kolesterolü azaltıcı etkisi belirlenmiştir.
Kalp hastalıklarını önleyebileceği yine yapılan araştırma sonuçlarından biridir.
Zerdeçal kullanımı hazmı kolaylaştırır.
Sigaranın verdiği zararları önemli ölçüde azaltabileceği yapılan bir çalışmada görülmüştür.
Haricen deri rahatsızlıklarında yararlıdır.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde zerdeçalın Kistik fibroz tedavisinde önemli fayda sağlayabileceği gösterilmiştir.
Almanya Sağlık Bakanlığının bitkisel preparatların hazırlanması ve ruhsatlandırılmasından sorumlu E Komisyonu zerdeçal rizomunun safra kesesi ve safra yollarının fonksiyonel hastalıklarında ve hazımsızlıkta kullanılabileceğini belirtmiştir.
Zerdeçal Nasıl Kullanılır ?
Zerdeçal bal ile karıştırılıp ya da yemeklere katılarak kullanılabilir.
Kapsül halinde günde 1-3 tablet alınır.

Rezene çayı ve faydaları


REZENE-Gemeiner / Fenchel / Fenouil / Fennel / Raziyane / Tatli anason / Foeniculum vulgare / Fenouil vulgarie)

Türkiye’de yetistigi yerler: Ege ve Akdeniz bölgesi.

Rezene Bitkisi: Daha çok Akdeniz ikliminde, kayalık ve kurak yerlerde yetişen, sarı renkte çiçekler açan, kokulu ve otsu bir bitki olan Rezenenin tohumları protein ve yağ bakımından zengindir. Rezene az miktarlarda rahatlatıcı etki gösterirken miktar arttıkça uyku verir.
Rezenenin ve Rezene Çayının Faydaları:

Neredeyse her derde deva bir bitki.
-iştah açıcıdır
-Vücudu rahatlatır
-Mide ve bağırsak şikâyetlerini ve gazlarını azaltır. Gaz sancısı çeken ve ishal olan bebeklere çay olarak içirilirse hem kaybedilen sıvıyı geri kazanmaya yardımcı olur hem de sancıları azaltır.
-İdrar söktürücü özelliğiyle, idrar zorluğunu giderir
-Balgam söktürücüdür. Rezene çayı öksürük ve akciğer hastalıkları ile damar sertliği ve hazımsızlığa karşı etkilidir.
-Gözlere iyi gelir.
-Yatıştırıcı etkisi ile ağrıları dindirir.
-Anne sütünü arttırıcı özelliği ile emziren annelere faydalıdır.
-Kansızlığı giderir. Kalp hastalıkları, romatizma ve boğmacada faydalıdır.
-Cinsel gücü arttırır. Adet düzensizliğini ve zorluğunu giderir.
-Bebek mamalarına katılırsa bebeklerde gaz şikayetlerini azaltır.
-Rezene çayının bir diğer faydası da arpacık gibi gözkapağı iltihaplarında pansuman olarak kullanılması ile iyileşmeye yardımcı olmasıdır.

Rezene Nasıl Kullanılır? Meyvesi, tohumları ve kökü kullanılır. Rezeneden baharat elde edilir. Ayrıca, rezene çayı hazırlanır. Rezene çayı hazırlamak için 1 fincan kaynar suya 1 çay kaşığı rezene atılıp 10–15 dakika kadar demlenir.

17 Haziran 2010 Perşembe

Ekinezya-Faydaları


Ekinezya (Koni Çiçeği) (Echinacea purpurea), soğuk algınlığı, grip, enfeksiyon, zayıf bağışıklık sistemi ve kanserden korunma gibi durumlarda dünyanın en önemli şifalı bitkilerinden olup; kuru toprak ve ovalar ile seyrek ormanlık arazilerde doğal olarak yetişen çok yıllık bir bitkidir. Uygar dünya bu bitkinin iyileştirici özelliklerini Kuzey Amerika yerli halkından (Kızılderililer) öğrenmiştir

1950’den beri yapılan araştırmalara göre, bitkide bakteri, mikrop ve virüslere karşı oldukça etkili olan maddeler bulundu. Bu maddelerin başlıcaları; echinacoside, poli-sakkaritler (polysaccharides), poli-asetilenler (polyacetylenes), gliko-proteinler (glycoproteins), kafeik asit türevleri (Cichoric Acid), tri-glikosid (triglycoside), betain, seskiterenler (sesguiterpenes), karyofilen (caryophylene) dir. Bitki bu maddelere ek olarak bakır ve demir mineralleri ile tanenler, protein, yağ asitleri ve A, C, E vitaminleri de içermektedir. Ayrıca bitkinin, etken maddelerinin sinerjik etkisi (birlikte oluşturdukları etki) sayesinde bedenin savunma sistemini (Bağışıklık sistemi) güçlendirerek enfeksiyon tedavilerinde yardım sağladığı da bulundu.

Yağda çözünebilen alkilamidler (alkylamides) ve bir kafeik asit glikosidi olan echinacoside maddesi de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine katkıda bulunmaktadır. İnsanlar ve hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar; Koni Çiçeği’ nin akyuvarların (Beyaz kan hücreleri - Lökosit) sayısını yükselttiği, onların enfeksiyon bölgesine hareketlerini (göçünü) hızlandırdığı ve böylece bakteri, virüs ve diğer yabancı mikro-organizmaların yok edilmesine yardımcı olduğunu göstermiştir. Aslında bu bitkiye en duyarlı hücreler; akyuvarlar, T-Lenfositler (Hücresel Antikor), doğal öldürücü hücreler (Natural killer cells) ve makrofajlar’ dır. Bilindiği gibi makrofajlar; vücudun atık toplayıcıları olup, vücuda giren mikro-organizmaların dokulara yayılmasını önler ve lenf sistemini korur. Doğal öldürücü hücreler ise bu adı kanserli veya virüs enfeksiyonlu hücreleri yok ettiği için almıştır. (Kronik yorgunluk sendromunda bu hücrelerin aktivitesi düşüktür.). Bu nedenle Koni Çiçeği, kronik yorgunluk sendromunda da fayda sağlayabilmektedir.
Ekinezya en yaygın iki viral hastalık olan soğuk algınlığı ve grip’ in önlenmesinde de büyük bir yardımcıdır. Soğuk algınlığının ilk belirtileri görüldüğünde veya öncesinde alınması etkisini daha da güçlendireblmektedir. Bitki, üst solunum yolları enfeksiyonları ve sinüzit için de tedavi edici bir ajan olarak dikkate alınabilir.

Koni Çiçeği, hemen hemen tüm bulaşıcı hastalıklar için de fayda sağlayabilir. Çünkü araştırmalar Koni Çiçeği’ nin sağlıklı dokular ile zararlı mikro-organizmalar arasındaki doğal engeli (bariyer) yok eden bir enzimin oluşumunu önlediğini göstermiştir. T-hücre aktivitesini de hızlandırdığı için romatizmal artrit ve allerji gibi bağışıklık sistemi düzensizliklerinde de kullanılabilir. Ekinezya (Koni Çiçeği), interferon üretimine de yardımcı olmaktadır. İnterferonlar günümüzde özellikle kanser tedavisinde dikkatleri yeniden üzerine çeken, glilko-protein yapısında bir madde olup; virüsle karşılaşan her türlü canlı tarafından hazırlanabilirler. İnterferonların en önemli etkileri, virüslerin çoğalmasını önleyebilmeleridir. Bu nedenle virüslerin yol açtığı grip, uçuk (herpes), deri ve ağızda kızarma, bademcik iltihabı ve genel olarak viral hastalıkların süresini kısaltma bakımından da interferonlar büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle Koni Çiçeği, burun akıntısı ve boğaz ağrısı gibi semptomların şiddetini ve bunlara neden olan rahatsızlığın süresini de kısaltabilir.

Koni Çiçeği’ nin anti-bakteriyel özellikleri ise; yaraların iyileşme süresini hızlandırmakta ve yanık, böcek ısırıkları, irinli yara, sedef, akne (sivilce) ve egzema gibi cilt rahatsızlıklarında fayda sağlamaktadır

3 Haziran 2010 Perşembe

Meyan Kökü-Etkin koruma

Meyan kökü içeriğindeki kortizon sayesinde adisson hastalığının tedavisinde en önemli bitkidir. Ayrıca yüksek şeker oranı sayesinde beyin zarından salgılanan hormonları etkinleştirir ve bezelerin giderilmesini sağlar.

Etken maddeler:

Glisirizin,
Flavon,
Saponin
Kumarin
Nişasta
Glisurutenik asit

Kullanıldığı hastalıklar:

* Bronşit, mide ülseri, soğuk algınlığı, öksürük, egzama, prostat kanseri, hepatit, artrit gibi iltihabi hastalıklarında etkilidir. Karın ağrılarında spazm çözücüdür.
* Bağışıklık sistemini sürekli güçlü tuttuğu için tüm hastalıklara karşı etkin koruma sağlar.
* Bağışıklık sisteminin bozulmasından doğan, tüm hastalıkların tedavisinde (Behçet, sedef, vitiligo, lupus türleri, pernisiöz anemi, hashimoto vs.gibi) sorunlarda diğer tıbbi ve bitkisel tedavilerle birlikte uygulanır.
* Mikro dolaşımı temizleyip, hızlandırıcı etkileri tespit edildiği için, başta beyinsel sorunlar olmak üzere tüm damar tıkanıklıklarında olağan üstü tedavi edici etkisi vardır.
* En bilinen tedavileri akciğer ve karaciğer hastalıkları üzerinedir.
* İdrar tutulmasını ve tansiyonu düzenler.
* Böbreküstü bezi problemlerinde(addison gibi)
* Mide ülseri, mukoza iltihabı, kabızlığa karşı
* Kramp çözücü

NOT: Bitki Ekstraktları dâhilen ılık suya önerilen dozda damlatılarak kullanılabilir.

Karabaş Otu-Sihirli güç

Daha çok, Marmara, Ege, Akdeniz ve Bati Anadolu da makilik bölgelerde yetişen, 40–50 cm boylarında bir bitki olan karabaş otu, oldukça faydalı bir bitki olmakla birlikte, yanlış kullanılması sonucu zararlı olabilecek bir bitki. Oldukça keskin bir kokusu olan karabaş otunun tadı, kekiğe benzer. Faydalarına gelince ;

* Ağrıları dindirir,
*kalbe kuvvet verir.
*Özellikle sigara kullananlar için, balgam sökücü özelliği vardır. *Uyuşukluk gideren bu bitki zindelik kaynağıdır.
*Sara ve beyin hastalıklarının tedavisinde de kullanılır.
* Agrikesicidir. Sinirsel bas agrisi ve uykusuzluga iyi gelir.
* Antiseptik ve yara iyilestiricidir.
* Sara ve astimda yatistirici bir etkisi vardir.
* Balgam söktürücüdür.
* Idrar yollari iltihaplari gidericisi olarak faydalidir.
* Egzama yaralarina iyi gelir.
* Sinir ve kalp kuvvetlendiricidir.
* Akciger ve kan kanseri ve beyin tümörlerinin ilerlemesinde geciktirici etkisi vardir. Bu etki içerigindeki hücre bölünmelerini engelleyenperil alkolile kansere karsi koruyucu ve tümör yok ediciözelliklere sahip olan geraniolmaddesinden ileri gelmektedir.

2 Haziran 2010 Çarşamba

Mate Çayı'nın etkisi..


Güney Amerika’da, özellikle Paraguay, Arjantin ve Uruguay’da yetiştirilen tropik bir bitkiden elde edildiği için Paraguay çayı olarak da anılıyor. Brezilya, Şili, Lübnan ve Suriye’nin içinde olduğu bir grup ülkede, sosyal hayatta oldukça fazla tüketilen bir çay. Geleneksel olarak su kabağına benzer bir bitki içinde, yanında bir kamış ile sunuluyor. Ancak daha çok tüketiciye ulaşabilmek amacıyla, uzun süre önce çay poşetleri içinde de satılmaya başlanmış. Yoğun bir tarçın aromasına benzeyen tadıyla, oldukça da lezzetli.

Mate çayı dünyada Obezite tedavisinde kullanılıyor. Diüretik (vücuttan su atan) etkisi ile vücuttaki yağ parçalayıcı enzimlerin aktivitelerini engellemesi özelliği bir araya geldiğinde, kilo kaybetmeyi kolaylaştırıyomuş. Bu diüretik etkisi ile, protein ağırlıklı zayıflama diyetlerine olumlu katkı sağlamakta. Diyet yapanlar için çok önemli bir özelliği ise açlık duygusu ve aşırı iştahı engellemesi.

Mate çayı özellikle yoğun spor yapan kişiler için harika bir enerji kaynağı. Hem vücudun hem de zihnin erken yorulmasını engellemekte. İçeriğinde en etkin madde olan matein, kafeine benzemekle birlikte çok daha farklı özellikler göstermekte. Bunlardan en önemlisi kafeinin yarattığı sinirlilik halini yaratmaması. Ayrıca içerdiği caffeoylquinic asitin kafeinle etkileşerek kafeinin emilimini geciktirmesi sayesinde, daha dengeli ve uzun süreli bir uyarıcı etki oluşturmakta.

Demlenmesi kolay. Bir bardak sıcak suya bir tatlı kaşığı kurutulmuş Mate bitkisi katılıyor. 5 dakika haçlanınca içiliyor.

Isırgan Otu faydaları

Isırgan Otu (Urtica diocia / urens); mçok yönlü bir tıbbi bitki. Kökü,yaprakları ve tohumu da rahatsızlıkların şifasında kullanılıyor. Duvar kenarları ve harabeliklerde bol olarak görünür. Yapraklar, Nisan-Haziran döneminde saplarından sıyrılarak toplanır, gölge ve havadar bir ortamda kurutulduktan sonra ince kıyılır ve hava almayan kaplarda saklanır. Tohumlar, Temmuz-Ağustos döneminde toplanır ve gölgede kurutulur. Kökler ise ikbahar veya sonbaharda sökülür, yıkanarak temizlenir ve gölgede kurutulmaya bırakılır.

Isırganotu Yaprakları, idrar arttırıcı, ödem çözücü, kan temizleyici, demir eksikliğini giderici, kan yaptırıcı, iltihap giderici, kan dolaşımını ve organizmayı uyarıcı etkileriyle; romatizma ve gut, romatizmal eklem deformasyonu, böbrek ve idrar yolları iltihabı, baş ağrıları, prostat büyümesi, mide ve bağırsak ülseri, böbrek ve safrakesesi taşları, güçsüzlük, yogunluk ve bitkinlik halleri, kansızlık ve alyuvarlar eksikliği, tüm allerjik rahatsızlıklar (saman nezlesi dahil), egzema, ergenlik sivilceleri ve fistüller için kullanılmaktadır.

Isırganotu yaprak çayından, koruyucu olarak da günde bir bardak içilir. Bir ısırgan otu küründen sonra, kişi kendini çok kısa bir süre içerisinde eskiye oranla çok daha rahat hisseder, enerji ve çalısma gücü geri gelir. Ödemlerde, ısırganotu bedendeki fazla sıvıyı emerek büyük yararlar sağlar. Kan yaptırıcı özelliği sayesinde, kansızlık solgunluklarında, alyuvarlar eksikliğinde ve anemi de yardımcı olabilir. Egzemalar genellikle dahili bir nedene dayandıklarından, onları içerden, kan temizleyici bitkilerle iyleştirmek gerekebilir. Isırganotu, en başta gelen kan temizleyici ve aynı zamanda kan yaptırıcı bir bitkidir. Böylece, pankreas üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu için, ısırganotu çayı ile kandaki şeker düzeyi düşürülebilir.

Isırganotu Kökü; eğer istenirse her zaman yaprakla karıştırılarak kullanılabilir. Ama öncelikle prostat büyümesine karşı uygulanan tedaviyi desteklemek amacıyla kullanılmaktadır. Saç uzatmada da etkilidir.

Isırganotu Tohumları; öncelikle organizmayı uyarıcı, güçlendirici, ve savunma sistemlerini destekleyici özelliklere sahip olduğu için, yaşlıları güçlendirici olarak kullanılmaktadır.

Isırgan yaprak çayı ve tohum çayı kaynar suya konulup 5-10 dakika demlenerek, kök çayı soğuk suya katılıp kaynatılarak hazırlanır. İçmek dışında el ve ayak banyolarında ve saç yıkamalarında olumlu etki veriyor.

Taze ısırgan otu ezilerek sürüldüğünde bir süre yakıcı etkisi olsa da eklem deformasyonu, romatizma, gut, Siyatik ve lumbago ağrılarına karşı, ağrılı bölgelere iyi gelmekte. Yakıcı etkisi bir süre sonra geçmekte.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Sinirli Ot, solunum yolu sorunlarına karşı


Kırsal bölgede yaşayanlar onu “Yara oto” diye de bilirler. Fakat en büyük etkisi solunum yolları hastalıklarına karşı. Köy ve kır yolları, tarla kenarlarında, bahçe ve çimler arasında rastlanılan bu bitkinin dar yapraklı olanları Latince Plantago Lanceolata, geniş yapraklılar (Plantago Major, Plantago asiatica) şeklinde adlandırılır. Yöresel olarak, "sinirli yaprak", "bağa yaprağı" ve "ateş yaprağı" diye de tanınırlar.

Bitkinin antibiyotik etkisi kanıtlanmış olup, solunum yollarında balgam, öksürük, boğmaca, akciğer astımı ve akciğer tüberkülozunda etkilidir. Kanı, Akciğer ve mideyi temizler. Akciğer astımında ve bronşiyal astımda, sinirliot ve kekik eşit karışımı kullanılabilir. Taze yapraklar iki el arasında ovalanıp, biraz tuzla karıştırılarak boğaza sarıldığında, guatr küçülttüğü ileri sürülmektedir. Ezilerek yara üzerine sürüldüğünde yara kapatıcı özelliği olduğu bildirilmektedir.

Çayı kaynatılmadan sıcak demleme şeklinde limon ilavesiyle alınmalıdır.

Ökse Otu ile hormon ve tansiyon düzeni..


Latince Viscum album, Anadolu’da gökçe, gevele, gövelek, çekem, purç adlarıyla bilinen Ökse Otu, ekma, armut, çam, köknar, sözğüt ve kavak gibi ağaçların gövde ve dallarında kök salıp yaşayan asalak-parazit bir bitkidir. O bitkinin özsuyunu emerek beslenir. Çoğu zaman yerleştiği bitkinin zayıflayıp kurumasına neden olan etken olabilmektedir.Asalaklığa karşı olabiliriz ama bu bitkinin yararları söz konusu olunca galiba iş değişiyor.

Yuvarlak, top biçimi şekli ve sarıya çalan yapraklarıyla ayırt edicidir. İçinde kaygan ve yapışkan bir madde ihtiva eden Nohut ve Bezelye büyüklüğündeki meyveleri zehirlidir. Ancak kuşlara etki etmez. Onları yiyip başka dallara yayan kuşlar sayesinde de üreyebilmektedirler.

Ökse otunun Mart-Nisan aylarında toplanarak küçük kıyılıp gölgede kurutulan yaprakları ve sapları bir çok rahatsızlığa şifalı olarak bilinir. Salgı sistemini etkiler ve metebolizmayı etkileyen bir bitki olarak hormon düzenini sağlayıcı özelliği vardır. Damar sertliği, kalp krizi riskine karşı, tansiyon düzenleyici olarak etkileri bulunur. Soğuk çayı buruna çekildiğinde burun kanamasını durdurur. Kan basıncı ve tansiyonu normale getirir.

Kadınlarda adet düzensizlikleri, aşırı kanamaları, menopoz döneminde kalp çarpıntısı ve düzensizlikleri, duygu coşkunlukları, korku ve soluk alma zorluklarına karşı etkilidir. Meyveleri ise dahilen kesinlikle kullanılmamalıdır.

Ökse otu çayı kurutulmuş yaprak ve sapların bir bardak soğuk suya konulup sabaha kadar bekletilmesiyle hazırlanır ve en fazla yarım bardak olarak güne yayılmak suretiyle içilir.

Taze Bitki Özsuyu: Taze yapraklar ve ilk saplar yıkanır ve nemliyken mikserde sıkılır.

28 Nisan 2010 Çarşamba

Migren'e bitkisel çözüm..

Civanperçemi: Sürekli civanperçemi çayı içilerek migren tümüyle tedavi edilebiliyor.
Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki(yaprak, çiçek, sap), orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür Günde 1 bardak taze demlenmiş çay elden geldiğince sıcak yudumlanır

Çuhaçiçeği: Ağır migren krizlerinde içilecek çuhaçiçeği çayı kısa sürede rahatlatabilir
Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış çiçek, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve yarım dakika demlendikten sonra süzülür Günde 1-2 bardak taze demlenmiş çay elden geldiğince sıcak içilir.

Migren’e karşı Melisa çayının da iyi geldiği biliniyor. Rahatlatıcı bir etkisi vsr. Ancak Melisa kaynatılmamalı, sıcak suda birkaç dakika yayılması beklenmeli.
Gümüşdüğme bitkisinin yaprakları migren ağrılarını önlemek amacıyla kullanılmakta.
Lavanta kokusu da rahatlatıcı kokusuyla Migren ağrısını hafifletebiliyor.

29 Mart 2010 Pazartesi

Hünnap-Faydaları


Hünnap (Ziziphus zizyphus), Rhamnaceae (cehrigiller) familyasından bahar aylarında hoş kokulu sarı renkli çiçekler açan dikenli bir ağaç. Çigde ya da Ünnap da denmektedir.

Sert çekirdekli, iri zeytin biçiminde ve büyüklüğündedir. İlk başlarda yeşil iken olgunlaştıkça kırmızıya ve siyah-mor renge döner. En dış çeperi derimsi ve ince, pulpası (yumuşak kişim) sarı renkli ve tatlı lezzetlidir. Ünnap da denilir. Bahçelerde yetiştirildiği gibi yabanî olarak da bulunur.

Kuzey Afrika ve Suriye’den Hindistan'a ve Çin'e yayıldığı düşünülmektedir. Ağaç birçok iklime uyum sağlamakla birlikte, iyi meyve vermesi için sıcak yazlara ihtiyaç duymaktadır. Marmara, Batı ve Güney Anadolu’da bulunmaktadır. Ayrıca Doğu Karadenizde ve özellikle Çoruh Vadisi Havzasında değişik türleri görülmektedir
Meyvelerinde şeker, tanin ve müsilajlı (eksopolisakkarid) maddeler bulunmaktadır. Güneşte kurutulan olgun meyveler çerez olarak çay ile tüketilebilir. Geleneksel tıpta da kullanılmaktadır.

Nisan-mayıs ayları arasında, sarı renkli çiçekler açan, hoş kokulu, 4-5 m yüksekliğinde dikenli bir ağacın, kırmızı kabuklu, sert çekirdekli, iri zeytin biçiminde ve büyüklüğünde bir yemişidir. En dış çeperi derimsi ve ince, pulpasi (yumuşak kısım) sari renkli ve tatlı lezzetlidir Ünnap da denilir. Bahçelerde yetiştirildiği gibi yabânî olarak da bulunur. Asil vatani Suriye’dir. Ağacının gövdeleri silindir biçiminde, esmer kabuklu, çok dallıdır.Yapraklar karşılıklı 2 sıra hâlinde, kısa saplı, diken seklinde 2 küçük yaprakçıklıdır.Çiçekler 3-6 tânesi bir arada ve oldukça küçüktür. Çanak yaprakları 5 parçalı ve yeşil renklidir. Taç yaprakları sari renkli, kıvrık olup 5 parçalıdır.
Marmara, Bati ve GüneyAnadolu’da yetişir.
Güneşte kurutulan olgun meyveler çerez olarak çay ile tüketilebilir. Ayrıca kaynatılıp içilmekte ve reçeli de yapılmaktadır. Bitkisel ilaç olarak kullanılmaktadır.

HÜNNAP' IN FAYDALARI:(ender saraç' tan )
*İlaç kadar faydalı bir meyvedir.
*astım ve solunum sistemi hastalarına çok faydalıdır.
*balgam söktürücü özelliği vardır.
*sebebi bilinmeyen öksürüğü keser
*böbrek hastaları tuz yemeyi azaltarak hünnap meyvesini yerlerde idrar söktürürcü özelliği vardır.
*bağırsakları çalıştırır.
*kanı temizler
*şeker hastalarının rahatlıkla yiyebilecekleri bir meyvedir.
*çocukların beslenmesinde de mutlaka yemeleri gereken bir besindir.

Türkiye’de yetiştiği yerler : Yerli değildir. Marmara, Bati ve GüneyAnadolu’da yetişir.
Bilinen Bileşimi : Şeker, nitrat, tartrat, pektin, müsilaj, C vitamini, tanen.
Kullanıldğı Yerler : Güneşte kurutulan olgun meyveler çerez olarak çay ile tüketilebilir. Ayrıca kaynatılıp içilmekte ve reçeli de yapılmaktadır. Bitkisel ilaç olarak kullanılmaktadır.
Faydaları : Çok eskiden beri yumuşatıcı, balgam ve idrar söktürücü ve kabız edici olarak kullanılmaktadır.
Hünnap meyvası: Eczacılık da 21 günlük kürler halinde (sabah aç 2 tane meyve) , Kolestrol ve lipid düşürücü olarak kullanılır.
Hünnap Yaprağı: Çay olarak bronşit, astım, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır.
Kullanım Şekli : 4 bardak süte 30-60 gr. meyve konularak 15-20 dakika kaynatılır. Günde 4 kere 1′er bardak içilir

Goji nedir?


Öyle şifalı meyva ve bitkiler var ki yeni tanışıyoruz. Bunlar çoğu tropik meyveler ve geç öğrenmemiz de bu nedenle olsa gerek.

Goji küçük yumuşak meyveleri olan 1,700 yıl boyunca Tibet'te üretilen çalı formunda bir bitkidir. Tibetliler yüzlerce yıl gojiden yaptıkları ilacı, böbrek ve karaciğer tedavisinde kullandılar.
Mutluluk meyvası denilen Goji, inanılmaz şekilde sulu ve tatlıdır. Tadı biraz yabanmersinini biraz da kirazı andırır.

Her parçasında ayrı bir şifa vardır. Parlak meyvası yenilir. Yapraklarından, şifa kaynağı bir çay elde edilir. Yaprakları ve sapları aynı zamanda yağ kaynağıdır... Posasından ise güzellik kremi yapılır.

Kurutulan Goji, kuru üzüm gibi tüketilebilir.

CİNSEL GÜCÜN KAYNAĞI
Bu küçük mucize bitki kolesterolu ve kan basıncını düşürür ve kanı temizler. Sadece bunlar da değil... Tibetliler ona cinsel gücü artırması nedeniyle "Mutluluk meyvası" diyor ve faydaları sıralandığında da bu ünvanı hak ediyor...

BALKONUNUZDA BİLE YETİŞTİREBİLİRSİNİZ
Türkiye'de üretimine yeni yeni başlanan Goji, iklimsel olarak da ülkemize uygun...

YETİŞTİRİLMESİ
Goji berry "-27" derece sogukluğa ve "+42" derece ve dahada sıcakları tolere edebilir.

Açık ve Kapalı mekanlarda meyve verir. 2 yıl içinde %80 verimlilikle meyve alınır.

ÖMRE ÖMÜR KATAR
Goji “Uzun Ömür Meyvesi” olarak bilinir. İçerisinde ana molekül olan polisakkaritler ve güçlü antioksidanlar sayesinde serbest radikallerin uğratacağı zararlara ve erken yaşlanmaya karşı vücudunuzu korur.

Goji hipofiz bezinden salgılanan insan büyüme hormonu (hCG, gençlik hormonu) salınımını arttırır. hCG’nin olumlu etkileri pek çoktur: vücut yağ oranını azaltır, uyku düzensizliklerini engeller, hafızayı güçlendirir, iyileşme hızını arttırır, vücuda daha genç, diri bir görünüm kazandırır.

CİNSEL GÜCÜN KAYNAĞI
Goji Asya tıbbında yer alan başlıca cinsel güç arttırıcı bitkidir. Efsanevi olarak cinsel arzuyu tetiklediğine inanılır. Eski bir Çin atasözü evinden ve karısından uzaklara gitmek zorunda olan erkekler için “Kim ki evinden yüz kilometre uzağa gidecekse Goji yememelidir!” der.

Modern bilimsel çalışmalar ise Goji’nin kandaki testosteron seviyesini belirgin bir şekilde arttırarak her iki cinste de cinsel gücü arttırdığını göstermektedir.

GÖZLER İÇİN BİREBİRDİR
Çin’de tarih öncesi zamanlardan beri Goji meyveleri bazı görme problemlerinin giderilmesinde oldukça popülerdir. Modern Çin bilim adamları Goji’nin karanlığa uyum süresini belirgin olarak kısalttığını bulmuşlardır. Ayrıca az ışıklı ortamlarda da görüş kalitesinin arttırır.

Goji alan hastalarda görüş alanındaki siyah noktalarda belirgin azalma saptanmıştır. Goji içerisinde yer alan güçlü antioksidan karotenoidler sayesinde makula dejenerasyonu ve katarakt engellenebilir.

BAŞ AĞRISINI YOK EDER, İYİ BİR UYKU ÇEKTİRİR
Geleneksel Çin tıbbında baş ağrısı ve sersemlik hissinin böbrek Yin (yaşam özü) ve Yang (fonksiyon) yetersizliğineden kaynaklandığına inanılır. Goji Yin/Yang dengesinin ayarlanmasında en çok kullanılan bitkidir.

Goji tüm Asya’da uzun süredir insomnia (uykusuzluk) doğal tedavisinde kullanılmaktadır. Yaşça büyük insanlar üzerinde yapılan bazı tıbbi araştırmalarda, Goji alan tüm hastalarda uyku kalitesinde iyileşme bildirilmiştir.

KOLESTROLÜ DÜŞÜRÜR, KAN SEVİYESİNİ DENGELER
Goji, kolesterol seviyelerini düşüren beta-sitosterol maddesi içerir. Ayrıca antioksidanları sayesinde kolesterolün oksidasyonunu ve damar duvarında plak oluşturmasını engeller. Goji içerisindeki flavonoidler ise atar damarlarınızın açık kalmasını ve elastikiyetinin korunmasını sağlar.

Uzun yıllardır Çin’de erişkin tip diyabet tedavisinde kullanılan Goji’nin polisakkaritleri sayesinde kan şekerini ve insülin cevabını düzenlediği görülmüştür. İçeriğinde yer alan betain maddesinin de özellikle diabet hastalarında sıkça görülen karaciğer yağlanması ve damar rahatsızlıklarını önlediği bilinmektedir.

EN DEĞERLİ ŞEYİ; DNA'NIZI KORUR
DNA vücudumuzdaki en önemli yapıdır. Atalarımızdan miras kalan tüm özelliklerimizin bulunduğu şablonumuz olmasının yanı sıra vücudumuzdaki on tirilyon kadar hücrenin yenilenmesi gerektiğinde, sağlıklı ve aslına uygun kopyasının üretilmesini sağlar.

Kimyasallar, kirlilik ve serbest radikallere maruz kalan DNA hasarlanır ve kırılabilir ve sonuç olarak genetik (kalıtsal) mutasyonlara, kansere ve hatta ölüme sebebiyet verebilir. Goji’deki betain ve ana molekül olan polisakkaritler hasarlı DNA’nın tamiri ve restorasyonunu gerçekleştirir.

TÜMÖRÜ DURDURUR, KEMOTERAPİ ETKİSİNİ YOK EDER
Bir hücresel protein olan Interlökin-2 (IL-2) bir çok kanser türünde oluşan anti-tümör cevapların oluşmasını sağlar. Çin kaynaklı araştırmalar Goji polisakkaritlerinin IL_2 üretimini arttırdığını göstermiştir. ABD’de IL-2, 1983 yılından beri bazı kanser ve AIDS hastalığının tedavisinde bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Goji ayrıca, tümör hücresinin ölümüne neden olan apopitoz olayını hızlandırır.

Bir çalışmada, Akciğer kanser tedavisi sırasında uygulanan radyasyon etkisinin Goji alımıyla arttığı böylece uygulanan radyasyon dozunun azaltılabileceği gösterilmiştir. Bir başka çalışma Goji’nin radyoterapi ve kemoterapiye bağlı istenmeyen yan etkileri azalttığı gösterilmiştir.

KARACİĞERİ KORUR
Goji çok bilinen bir karaciğer hücre koruyucusu olan serebrozid içeriği sayesinde, yüksek toksik etkisi olan klorlanmış hidrokarbonlara karşı dahil koruma sağlar.

SABAH BULANTILARINI ÖNLER
Çinde sıcak Goji çayı özellikle gebeliğin ilk üç ayındaki kadınlarda sabah sıkıntılarının önlenmesinde kullanılmaktadır. Bu çayın içilmesi hızlı ve etkili bir çözümdür. 60 gram kaliteli goji suyunun üzerine sıcak su eklenmesiyle de hazırlanabilir.

DOĞURGANLIĞIN KAYNAĞIDIR
Goji çok uzun zamandır Asya’da kadın ve erkek infertilite (kısırlık) tedavisinde kullanılmaktadır. Kadınlarda benzersiz bir şekilde Ying düzenlemesi (doğurganlık özü) gerçekleştirdiğine inanılır.

Erkeklerde ise, goji polisakkaritlerinin sperm hücrelerinin ömrünü uzattığı ve testisteki hücrelerin strese bağlı azalmalarını ve ölümlerini engellediği gösterilmiştir.

İYİ BİR HAFIZA İÇİN MUCİZE ETKİLERİ VAR
Goji Asya’da bilinen bir beyin güçlendiricidir. İçerdiği betain vücutta kolin maddesine çevrilerek beyindeki hafıza ve hatırlama fonksiyonlarında yer alır.

MUTLULUK VERİR
Goji’nin sürekli olarak tüketiminin neşeli ve mutlu bir ruh hali sağlar. Bu nedenle Asya’da “mutluluk meyvesi” olarak da tanınır.

KANSERE KARŞI DERMANI VAR
Goji ile birlikte kanser ilacı kullanan hastalarda olumlu cevapların yalnızca ilaç kullanan hastalara oranla %250 oranında arttığı görülmüştür.

Malign melanom, böbrek karsinomu, kolorektal karsinom, nasofaringeal karsinom ve malign hidrotoraks gibi kanser hastalarının tedavilerinde inanılmaz derecede iyileşme sağlanmıştır. Goji ile tedavi gören hastaların remisyonu (iyilik hali) Goji almayan hastalardan belirgin olarak daha uzun olmaktadır.

HASTALIKLARA KARŞI VÜCUT DİRENCİNİ ARTIRIR
Serbest radikallerden olan süperoksit’in hastalıkların oluşumu ve ilerlemesinde önemli bir rol oynadığı gösterilmiştir. Süperoksit vücutta bulunan süperoksit dismutaz enzimi sayesinde etkisiz hale getirilir. Ancak bu enzim yaş ile birlikte azalmaya başlar.

Goji alımının süperoksit dismutaz enzim değerlerini %40 oranında arttırdığı ispatlanmıştır.

KALBİ GÜÇLENDİRİR
Goji bir sesquiterpene olan ve kalp ile kan basıncı ayarlamalarına yardımcı olan cyperone içerir. Anthocyanin maddesi ise kalp damarlarının dayanıklılığını arttırır.

KİLO VERDİRİR
Asya’da yapılan bir anti-obesite (aşırı şişmanlık) çalışmasında, hastalara sabah ve öğleden sonra Goji verilmiştir. Sonuçlar çoğu hastanın belirgin kilo vermesi şeklide olmuştur. Bir başka çalışma ise Goji içerisndeki polisakkaritlerin alınan gıdaları yağ şeklinde depolanması yerine enerjiye dönüştürdüğünü göstermektedir.

18 Şubat 2010 Perşembe

Elma mucizesi..


Ülkemizde en kalitelisini ve her çeşidini, istediğimiz mevsimde rahatlıkla bulabildiğimiz elmanın, ne büyük bir sağlık dostu olduğunu, hayatımıza nasıl bir etkisi olacağını biliyor musunuz?

Asla Kabuğunu Soymayın!

Tarihten günümüze mitolojik öykülerde bile karşımıza çıkan elmanın, günümüz teknolojisi ve bilimle bakıldığı zaman, sayılamayacak kadar çok yararı ortaya çıkmıştır. Pek çok hastalığı önlemede büyük faydası var. Bunlar:

Bağırsak kanseri
Elmanın içinde bulunan posa, bağırsakların çalışmasına yardımcı olur. Posalı yiyecekleri çok tüketen ülkelerde bağırsak kanseri çok düşüktür. Oysa meyve, sebze, salata, baklagiller ve doğal tahıl ürünlerini beslenme düzenine ve mutfak kültürüne yerleştirememiş ülkelerde bağırsak kanseri ciddi rakamlara ulaşır. Kabızlık, kalın bağırsak kanserinin en önemli sebeplerinden biridir. Elma, içindeki posa sayesinde kabızlığı önler. Sigaranın sebep olduğu kanser türlerinden birisi olan mesane kanserine karşı, elmanın içinde bulunan antioksidanlar, sigara içenlerde mesane kanseri riskini azaltıyor.

Kolesterol
Elma, içerdiği posa ve antioksidan özelliği sayesinde mücevher değerindedir. Tüm posalı yiyecekler gibi, kolesterolü doğal yollardan düşürür. Dışarıdan aldığımız yağlı hayvansal gıdalar, bir koruyucu olmadığı zaman bağırsakta emilim gerçekleştirir. Elma ise bu emilimi engeller ve dışkı yoluyla dışarı atılmasını sağlar. Ayrıca sindirim için gerekli olan, karaciğerden on iki parmak bağırsağına akıtılan safra asitlerinin gereksiz olan kısımlarını da emerek, vücuttan atılmasını sağlar. Kandaki kolesterol miktarı bu yola düşer.

Kalp-Damar
Kandaki ve dışarıdan alınan kolesterolü düşürerek, kalp ve damar hastalıklarının önüne geçer. Elmanın içinde bulunan antioksidanlar, kandaki kolesterolün okside olup, damar çeperine yapışmasını engeller.

Şeker Hastalığı
Şeker, beyaz ekmek, beyaz makarna, patates ve mısır, kandaki şekeri hızlı yükselttiği için, şeker hastalığı için çok sakıncalıdır. Elmanın içindeki pektin maddesi şekeri emer ve kan şekerinin hızlı yükselmesine engel olur.

Günde bir adet orta boy elma yemek sağlık için çok faydalıdır. Tatlı yerine elma yemek kilo problemleri olanları, tatlıdan uzaklaştırır. Tokluk hissi yaratır. Ancak en önemli akılda tutulması gereken konu şudur, tüm değeri kabuğundadır

Hatmi Çiçeği öksürük ve gribe karşı..


Ebegümecigiller familyasından olan hatmi, içerdiği iyileştirici zamk sayesinde yıllardır bir çok hastalığın tedavisinde kullanılır. Çok uzun zaman önce Çin’den getirilmiş bu bitkiyi eski Mısır ve Suriye halkı sağlık amacıyla yerdi. Adı, Antikçağ filazofları olan Pisagor, Plato ve Virgil’den kalan kitaplarda geçer. Tarihi bu kadar eskilere dayanan hatmiyi Romalılar da yemeklerinde kullanırlardı.

Uzun ömürlü ve dayanıklı bir bitkidir. Yapraklarında bulunan yapışkan sıvı sayesinde kurutulup çay yapılabilir ve iç hastalıklara iyi gelir.

Yazın ve sonbaharda rastlamak mümkün. İyileştirici yapışkan sıvı kurutulmuş kökünde de bolca bulunur.

Değişik renkte çiçekler vermesinden dolayı süs amaçlı da kullanılır.

Yararları....

- Öksürüğe iyi gelir
- Uyku problemini giderir
- Balgam söktürür
- Vücuda rahatlık verir
- Nezleyi geçirir
- Üst solunum yolları, diş ve barsak iltihaplarında etkilidir
- İdrar söktürür
- Mideye iyi gelir

Nasıl kullanılır?

-Çayı yapılır: 1 litre kaynamış su içine atılan bir kaç kurutulmuş hatmi yaprağı bekletilir ve süzülerek içilir.

- Sofrada: Kurutulmuş yapraklar çorbaların üzerine serpilir. Ayrıca kümes hayvanları içi doldurulup pişirilirken hatmi yapraklarıyla tatlandırılır.

- Kompres yapılır: Yaprakları suda kaynatıldıktan sonra iyice ezilir. Göz kompresi yapılır.

- Güzellik için: Kaynatılan yaprak ve kökünden çıkan sıvı, ya da soğuk suya bastırılmış kökünden elde edilen sıvı, cilt üzerine uygulandığında nemlendirir ve güneş yanıklarına iyi gelir. Ayrıca yağsız saçlar bu sıvıyla canlandırılır.

Kereviz'in yararları...


Kereviz biraz otsu ve buruk tadı olan bir sebzedir. Kokusu bazılarını rahatsız eder. Pişirilerek hazırlandığında kokusu biraz daha az olur. Kokusundan faydalanmak için, yaprakları çorbalara ve turşulara ilave edilir.

Kalorisi çok düşün bir sebze olduğu için, diyet yapanların rahatlıkla tüketebileceği bir sebzedir. Kereviz alırken yaprakların sağlıklı ve körpe olmasına özen gösterilmelidir. Satın aldıktan sonra yıkayarak, plastik torbalar içinde ortalama iki hafta buzdolabında saklanabilir.

Kereviz suyu tansiyonu düşürmeye yardımcıdır. Kan basıncını dengeler. Kereviz suyu içerek, vücudun kaybettiği suyu geri alıp, vücudunuzun yenilenmesine yardımcı olabilirsiniz. Ayrıca uykusuzluğa ve strese de iyi gelir.

Yararları:

İdrar söktürücü özelliği vardır. Bu etkisi sayesinde idrar yollarını ve kanı temizler.

İştah açar ve sindirimi kolaylaştırır.

Karaciğerde bulunan şişliği giderir ve temizler.

Böbreklerde oluşan kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur.

Şeker, yüksek tansiyon ve romatizma gibi hastalıklara iyi gelir.

Afrodizyak etkisi olduğundan cinsel gücü arttırır.

Sinirleri yatıştırıcı etkisi vardır. Aşırı sinirlilik haline çok iyi gelir.

Gaz söktürücüdür.

Bedeni güçlendiren tonik görevi görür.

Kerevizde, protein, fosfor, demir, potasyum, A vitamini, C vitamini, E Vitamini, kalsiyum bulunur

10 Şubat 2010 Çarşamba

Ayva'nın yararları...


"Ayva'yı yiyen"lerden olun çünkü, bu ekmeksi ve genelde ekşi meyvada hayat var.

Meyvesinde pektin, tanen, şeker, organik asit, A ve C vitamini ve mineral tuzlardan bol miktarda bulunduğunu, tohumlarında ise yüzde 14-18 oranında tutkal maddeler, yüzde 16-20 oranında yağ, tanen, renkli maddeler ve yüksek oranda protein, az miktarda amygdalin ve emülsin var. Ayvanın kalp, akciğer, boğaz, mide, böbrek, göz, bağırsak, ağız rahatsızlıkları ve adet kanamalarına oldukça faydalı olduğu biliniyor.

Meyvelerinden hazırlanan şurup ve kompostolar çocuk ishallerine karşı çok etkilidir. Ayva meyveleri kalbe kuvvet verir ve rahatlatır. Kalpteki sıkıntıyı, çarpıntıyı ve ağız kokusunu giderir. Harareti ve ishali keser. Hazımsızlığı giderir, mideyi ve bağırsağı kuvvetlendirir, ince bağırsak iltihabını giderir. Vücudun gelişmesine yardım eder. Ayva damar sertliğine, karaciğer tembelliğine iyi gelir, tansiyonu düşürür, safrayı düzene sokar. Yapraklarının çayı kalp ağrılarına iyi gelmekte, sakinleştirici özelliği bulunmaktadır.

Meyvesinden yapılan reçel, sindirim sistemi rahatsızlıklarında tedavi edici olarak görev üstlenmekte, cinsel arzuyu kuvvetlendirmektedir. Tereyağında pişirilen ayva; nefes yolu hastalıklarına, müzmin öksürüğe, bronşite ve tüberküloz hastalığına iyi gelmektedir. Ayva çiçeği bal ile macun yapılıp yutulursa, baş ağrısını keser. Ayva çiçeği kaynatılıp içilirse, kalp çarpıntısını keser, kalbi kuvvetlendirir, annenin sütünü artırır. Ayva kokusu kalp ve dimağı kuvvetlendirir. Ayva hoşafı yaşlıların ayaklarının tutukluk yapmasını giderir. Ayva varise karşı iyidir, yorgunluğu, bitkinliği giderir."

Ayva hoşafının ağız yaralarına, akciğer veremine iyi geldiği biliniyor.
Yaprağı kaynatılıp içilirse ishali keser. Ayva yaprağı kaynatılır, suyu ile gargara yapılır, pişmiş yaprakları ile de lapa yapılıp boğaza konursa boğaz ağrısını ve şişliğini giderir. Burun kanamasını önlemek için buruna ayva suyu çekilmelidir. Ayva suyu aşırı adet kanamasını önler, bağırsak kanamalarını keser, dizanteriye karşı çok faydalıdır. Doğumu kolaylaştırmak için ayva suyu ve ayva çekirdeği kaynatılıp içilmelidir.

Ayva kabuğu veya ayva çekirdeği kaynatılıp içilirse, idrar yolu iltihaplarına iyi gelir. Ayva suyu iştah açar, böbrek ve sidik torbası iltihaplarını iyileştirir. Grip ve nezle olanlar bol bol yemelidirler. Ayva suyu vücudu terletmek için çok etkilidir. Ayva böbrek zafiyetine, mide zafiyetine, karaciğer zafiyetine, mide bulantısına, deniz tutmasına, mide gevşemesi ve mide düşmesine, çok faydalıdır. Pişirilmiş ayva iyi gelir.

Ayva suyu vesveseye ve mide ülserine iyi gelmekte, dimağı kuvvetlendirmektedir. Göz beyazı, göz kapak ve kirpiklerinin iltihaplanmasında ayva yaprağı kaynatılıp soğutulduktan sonra gözler günde birkaç kez yıkanır. Ayva meyvesi üzerindeki tüyler kanayan yere konursa kanamayı durdurur. Beyaz akıntıya karşı ayva yaprağı kaynatılıp aç karnına içilmeli ve haricen yıkanılmalıdır. Ağız içi yaraları ve boğaz iltihapları için kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesi ile elde edilen şurup gargara olarak kullanılırsa şifa verir.

Ayrıca, El-ayak meme ucu, dudak, çatlaklarını geçirir, egzama ve deri hastalıklarına iyi gelir.

UYARI: Kabızlık çekenler ve tansiyonu yüksek olanlar dikkatli yemelidir. Ayvanın genelde çiğ yenmesi tavsiye edilmez reçel yada kompostosu tercih edilmeli.

Armut şifası: Kansızlık, tansiyon ve böbrek..


Armut; beyaz çiçekli bir ağacın yumuşak, sulu ve tatlı meyvesidir. Armut, sarı-yeşil arası renklerde, lifli, hazmı kolay ve mineral açısından oldukça zengin bir meyvedir.
Armudun Faydaları: Günde 3-4 tane armut yemek birçok sağlık sorununa iyi gelir.Yüksek tansiyonu olanlara çok faydalıdır. Ayrıca armut A vitamini yönünden oldukça zengin bir meyve olan armut böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar ve idrarı bollaştırır. Bu yüzden böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Hamile bayanlarda mide bulantısı ve kusmaları azaltır. Bunun yanında sinirleri yatıştırıcı zihinsel yorgunluğu azaltıcı özelliği vardır

ARMUT
• Kalp-damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırır
• Yüksek tansiyonu olanlar ve böbreklerinde sorun yaşayanlar için faydalıdır,
• Kansızlığa ve kabızlığa iyi gelir;
(1 adet küçük armut=82 kalori)
Armut Nasıl Kullanılır?
Yemeklerden önce yenilmesi tavsiye edilir. Mümkünse çekirdekleri ile birlikte yemek daha faydalıdır. Çekirdeği, aç karına yenirse bağırsak kurtlarını dökmeye de yardımcı olur. Armut taze olarak yenebileceği gibi pişirilerek de yenebilir. Az kalorili fakat buna karşılık bol lifli ve mineralli bir meyve olan Armut, diyet yapanlar için de faydalıdır. Ferahlık veren bir meyve olduğu için hamilelerin kusmalarını azaltır.

DEMEK Kİ ARMUTUN İYİSİNİ AKLI OLAN YER.

Astım'a karşı bitkisel macun..


Solunum güçlüğüne neden olan bir solunum sistemi hastalığı olan astıma, alerji, akciğer hastalığı, ve ruhsal olaylar nedenler olabilir.Ev hayvanlarının tüyleri, yün lifleri, kuş tüyü gibi maddelerin yanı sıra ev tozları nöbete neden olabilir.

Astımın nedeni genellikle birden fazla etkenin bir araya gelmesine bağlı bulunduğundan , astıma karşı bağışıklık sağlama çabaları etkisiz kalmaktadır.

Bu hastalıkta zorluk soluk asmada değil soluk vermededir. Akciğerdeki ufak hava borularının daralmasından ötürüdür. Dolayısıyla kişi ciğerlerinden gerektiği kadar hava çıkaramadığından ancak buna karşın normal hava alabildiği için akciğeri şişer. Evin tozlardan arındırılması, sigara ve alerjik şeylerden uzak durmak astıma ilk önlemler. Şişmanlık da astıma neden olmakta. Bazı kimseler, toz, kıl, yumurta, süt, aspirin, çiçek tozu ve benzeri şeylere karşı hassastırlar. Bu hassasiyet, astım krizleri şeklinde kendini gösterir. Bazı kimselerde de, Bronşit ilerlemesi sonucu astım krizi görülebilir. Kalp yetmezliği de astım krizine neden olabilir.

ASTIMA ÇARE...

Andız otu kökü; ezilip balla karıştırılarak yenirse astıma çok iyi gelir. Adaçayı, boru çiçeği, gelincik,kantaron, melekotu çayları ile lahananın astıma iyi geldiği bildirilmektedir.

VE SIKI DURUN; İŞTE ASTIM MACUNU..

Yarım büyük kavanoz çam ya da çiçek balı içine, yarım çay bardağı kadar toz zencefil ile yarım çay bardağı ölçüsünde Çörekotu tozunu döküp bulamaç halinde iyice karıştırın. Gece yatmadan ve gündüz birer tatlı kaşığı buradan yiyin ve bir hafta, hatta 10 gün devam edin. Rahatsızlığınızın sona erdiğini göreceksiniz. Zararı olmadığı gibi, yalnız astım değil, grip dahil bir çok rahatsızlığı önleyip güç verecektir.BU İYİLİĞİMİ DE UNUTMAYIP BURAYA YORUM YAZIM HA..

Pekmez, Kemik erimesine karşı..


Osteoporoz Hasta Derneği Başkanı Prof. Dr. Ülkü Akarırmak, kalsiyum açısından çok zengin olan pekmezin, osteoporoz (kemik erimesi) riskini azaltmakta yararlı bir gıda olduğunu söyledi.

Akarırmak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "kemik erimesi" ya da "kemik zayıflaması" olarak da bilinen osteoporozun, kemik miktarındaki azalma ve kemik kalitesindeki bozulma nedeniyle kemiklerin zayıflaması ve kırılmaya çok yatkın bir hale gelmesiyle oluşan bir hastalık olduğunu belirtti.

Osteoporozun dünyada en yaygın görülen bir iskelet sistemi hastalığı olduğuna, bu hastalığa bağlı kemik kırıklarının giderek önemli bir halk sağlığı soruna haline geldiğine dikkati çeken Akarırmak, "kemiklerin gelişmesinde ve korunmasında beslenmenin çok önemli rolü var. Uygun beslenilerek osteoporozdan korunulabilir" dedi.

Kalsiyum bakımından zengin beslenmenin osteoporozdan korunma açısından çok önemli olduğunu ifade eden Akarırmak, şöyle konuştu:

"Kalsiyum bakımından zengin beslenme yanında elbette dikkat edilmesi gereken başka faktörler de var. Yetersiz D vitamini alımı, proteinin ve sodyumunfazla miktarda alınması, yetersiz çinko, florid alınması, B, C ve K vitamini yetersizliği, aşırı alkol ve kahve tüketimi bu faktörlere örnek verilebilir.

Bunlar içinde kalsiyum bakımından zengin beslenme çok önemli. Kalsiyum ihtiyacı yaşam süreci içinde değişkenlik gösterir. İskeletin hızla büyümekte olduğu çocukluk ve ergenlik döneminde, gebelik ve emzirme sırasında vücudun kalsiyum ihtiyacı daha fazla. Menopoz sonrası dönemdeki kadınların ve yaşlı erkeklerin daha fazla kalsiyuma ihtiyaçları var. Eğer yeterli kalsiyum alınmazsa vücudumuz bu ihtiyacını en büyük kalsiyum deposu olan kemiklerden karşılar. Bu da osteoporoza neden olur."

NAR..Tansiyon ve cilt sağlığı için..


Nar suyunun kalbe faydalı olduğu birçok araştırma ile gösterildi. İçindeki 'tanin' ve 'antosiyanidin'lerle yüksek bir antioksidan güce sahip olan nar suyunun, kan akımını olumlu yönde etkilediği ve kötü kolesterolün seviyelerini azalttığı biliniyor.

Nar suyunun çok bilinmeyen bir başka faydası da son dönemde konuşulmaya başlandı. Nar suyu, prostat kanserinin ilerlemesini yavaşlatmada yararlı gibi görünüyor. Bugüne dek yapılan çalışmalar umut vaat ediyor. Sizde yarattığı bir rahatsızlık yoksa, günde bir-iki bardak nar suyu içmenizde bir zarar yoktur. Hatta yararlı bile olabilir. Ancak nar suyu bazı ilaçlarla etkileşime girdiğinden, bu içeceği doktorunuza danışarak tüketmenizde yarar var.
Yemesi zahmetli olan, ekşiliği nedeniyle biraz da yüz ekşitirek yenen narın faydaları saymakla bitmiyor. İster tek tek tanelerini yiyerek tüketin, ister suyunu sıkarak için nar, pek çok derdin devası.

Nar (Punica granatum), Lythraceae familyasından içinde küçük çekirdekler ve meyve gövdesini oluşturan yüzlerce tanecikten oluşmuş, hafif ekşi tadında ılıman iklimlerde yetişen, özellikle Anadolu ve İran'da yetiştirilen bir meyve türü. Türkiye'de Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yetişir.

Haziran-Temmuz aylarında kırmızı renkli çiçekler açan, iki ile beş metre boylarında ağaççıklardır. Gövdeleri gayri muntazamdır. Yapraklar karşılıklı, kısa saplı ve kırmızı kenarlıdır. Çiçekler kısmen sapsız, tek tek ve birkaçı bir arada bulunur. Çanak yaprakları kırmızı renkli, dökülmeyen ve etlidir. Meyveleri küre şeklinde ve portakal büyüklüğünde, önceleri yeşil, olgunlukta kırmızımsı renkte, derimsi kabuklu, çok tohumlu ve etlidir.

Kullanımı
Bitkinin tohumları meyve olarak yenildiği gibi, gövde-kök ve dal kabukları ile meyve kabuğu da tıbbi olarak kullanılır. Kök ve gövde kabuğu tanen, nişasta ve alkaloitler (pelletierin) taşır. Nar meyvesi kabuğu tanen, triterpenler ve az alkaloitler ihtiva eder.

Nar ağacı kabuğu çok eskiden beri bilhassa barsak şeritlerine (tenyalara) karşı kullanılır. Yalnız zehirlenmelere yol açabileceğinden dikkatli olunmalıdır. Nar meyvesi kabuğu, ishale karşı (% 15'lik) çay halinde kullanılabilir. Ayrıca yün iplikler, sarımsı renklere boyanabilir. Nar, çarpıntıya iyidir. Mideyi kuvvetlendirir. Et kısmı ile sıkılıp içilirse, safra söker, pekliği giderir.

Florida'da, 6-9 Mart tarihleri arasında yapılan Amerikan Kardiyoloji Koleji toplantısına katılan, Columbia Üniversitesi New York Presbyterian Hastanesi kardiyologlarından Doç. Dr. Özgen Doğan, yapılan son araştırmaların, nar suyunun damar tıkanıklığını önleyici özelliğini ortaya çıkardığını belirtti.

Doğan, şu bilgileri verdi: "Hayvan deneylerinde, nar suyuyla beslenme sonrasında damar plakları ve tıkanıklıkları yüzde 44 geriledi. İnsanlar üzerinde yapılan bir araştırma ise 2 hafta boyunca günde 50 ml nar suyunun, tansiyonu artıran enzimi yüzde 36 düşürdüğünü gösterdi. Bu sayede tansiyon yüzde 5 düşürüldü."

Nar, şifalı bitkiler literatüründe yer alır. Genellikle besleyici ve tedavi edici ilaç ve panzehir olarak ağız yoluyla çeşitli karışımlarla birlikte yenilir ve içilir, haricen de merhem olarak kullanır. Onun sadece meyvesi değil, çiçeği, çekirdekleri, suyu ve kabukları da çeşitli karışımlar halinde tıbbi olarak kullanılır. Narın vücudu ve kalbi kuvvetlendirme, ishali kesme, şerit düşürme, burun poliplerine faydalı olma gibi yararları bulunmaktadır. Ancak içerdiği bazı kimyevi maddeler yüzünden mide ve bağırsak hastalığı olanların, küçük çocukların ve hamilelerin fazla kullanmamaları tavsiye edilir.

Tatlı nar midede çabuk çözüldüğü için hazmı kolaydır. Ancak zaman zaman midede şişkinlik ve gaz meydana getirdiği için ateşli hastalığı olanlara iyi gelmeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca tatlı nar mideyi kuvvetlendirir, boğaza ve akciğerlere faydalıdır, öksürüğe iyi gelir. Ekşi nar ise mide yanmalarına karşı faydalıdır, diğer narlardan daha fazla idrar söktürür, ishali ve kusmayı keser, karaciğer hararetini söndürür, kabızlığı giderir, kalp ve mide ağzındaki ağrılara iyi gelir.
Suyu zarıyla birlikte çıkarılıp bal ile merhem kıvamına gelinceye kadar pişirilip diş etlerine sürüldüğünde diş eti tahrişine iyi gelir. Dolama / tırnak iltihabı ve cerahatli yaraların tedavisinde nar çekirdeğinin balla birlikte karıştırılarak merhem halinde tatbik edilmesi tavsiye edilir. Nar çiçeği de yaralar için kullanılır.

Narın ve nar suyunun faydalarını Alman Hastanesi'nde görev yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Gürsel Doğan şöyle anlatıyor:
" Sağlık açısından özellikle kış aylarında bol bol tüketilmesi gereken bir meyve. Çünkü insan sağlığına olan faydalarını saymakla bitirmek mümkün değil. Adeta bir 'ilaç', hatta antibiyotik olan nar, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok hastalıktan koruyor. İçerdiği bazı maddelerle kolesterol ve şekeri de dengeleyen nar, kalp sağlığını koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini engelliyor."

Nar, özellikle içerdiği antioksidanlar sayesinde vücudun savunma sistemini güçlendiriyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Gürsel Doğan, yapılan araştırmalarda nar suyunun cilt kanserine ve erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucu etkisinin görüldüğünü söyledi:

"Kış mevsiminde portakal, mandalina ve limonun yanı sıra narı da taze şekilde veya suyunu sıkarak tüketmek son derece önemli.

Narın en önemli özelliklerinden biri de genel damar sağlığını, özellikle de kalbi koruması. Damar tıkanıklıklarını geriletme özelliği bulunan nar, 'ACE' denilen enzimi engelleyerek tansiyon düşürücü bir etki de yapıyor. Nar birçok özellikleriyle bazı meyveleri de geride bırakıyor. Örneğin narda 10 bardak yeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan madde bulunuyor.

Tüm bu özellikleriyle adeta bir 'ilaç' ve doğal antibiyotik görünümünde olan nar, sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gereken meyveler arasında yer alıyor. Nar suyu ayrıca damar sertliğine karşı güçlü etkisi bulunan bir içecek olarak karşımıza çıkıyor.

Nar suyunun sadece tanelerinden değil, tüm meyveden üretilmesi, bu içeceğin antioksidan etkisinin daha da artmasına neden oluyor. Zira bu önemli meyvenin kabuğu alkaloit, tanen ve glikozitler içeriyor.

Bu nedenle ishal kesici ve kurt düşürücü özelliğe sahip bulunuyor. Nar kabuğunun ekstresi ise güçlü bir virüs ve mikrop öldürücü özelliğe sahip. Ayrıca, cilt üzerinde enfeksiyon ve yara iyileştirici etki de gösteriyor. Bunların yanı sıra, meyve kabuğu ve tanelerin antioksidan ve anti-tümör etkileri de biliniyor".

Beslenmede yer almalı
Beslenmede mutlaka yer alması gereken nar, aynı zamanda güçlü bir antioksidan özelliği taşıyor. Yapılan araştırmalara göre narda, serbest radikallere karşı güçlü etkisi olan çeşitli vitamin, mineral, enzim ve antioksidanlar bulunuyor.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Gürsel Doğan, "serbest radikallerle en iyi mücadele yolu bu antioksidanları tanımak ve dışarıdan doğru besinleri seçerek bunların etkinliğini en üst düzeyde tutmaktır" dedi.

Doğan, "bugün için bilinen en güçlü antioksidanlar; C ve E vitaminleri, glutatyon, lutein, N-Acetylcystein, keratonoidler, flavonoidler, koenzim Q-10, alfa lipoik asit ve selenyumdur. Nar suyu da doğal antioksidanlardan biridir" açıklamasında da bulundu.

Narın bilinen bazı faydaları:

• Tansiyonumuzu olumlu bir şekilde düzenler
• Kalbimizi korur düzenli çalışmasına destek olur
• Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır
• Enerji verir, yorgunluğu giderir
• İdrar söktürücü etkisiyle toksin atılımını sağlar
• Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur
• Kolesterol ve kan şekerimizi regüle eder artmasını engeller
• Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır, iyi bakterilerin artmasını sağlar
• İshali (diare) önler, tedavide destek sağlar
• Ciltte olumlu katkısı vardır, pürüzsüz görünüm sağlar
• Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır

NAR EKŞİSİ

"Aslında nar ekşisi yapmak çok basit ama biraz uğraştırıcı. Uğraştıran şey ise narın tanelerini ayıklamak.

Arzu ettiğiniz miktarda narı ayıklayın. Tadını değiştirmemesi için zarını ve uçlarını iyice temizleyin. Sonrasında ise patates püresi yaptığımız ezici ile narları ezip, suyunu çıkarın ve sırlı toprak bir kaba* süzgeç vasıtasıyla süzdürün. Orta ateşte, reçel suyu kıvamına gelene kadar kaynatın. Porselen bir tabağa damlattığınızda akmadan kalıyorsa olmuş demektir. Bu aşamadan sonra bir süre güneşte bekletilir ve rengi koyulaştırılır.

*Domates, limon, nar gibi asitli yiyeceklerin pişirilmesi aşamasında reactive kapların kullanılmaması gerekiyor. Demir ve aluminyum kaplar bu kategoriye giriyor ve içlerinde pişen yiyeceklerin tadını bozuyorlar. O yüzden bu tür asitli yiyeceklerinon-reactive gruba giren çelik, cam ve sırlı toprak kaplarda pişirmekte yarar var."

Kansere karşı kırmızı mantar.. (Ganoderma Lucidum)


Ganoderma Lucidum Nedir !?
G.Lucidum’un bünyesinde yer alan biyoaktif maddeler Sarcoma-180 tip katı tümörlerin gelişmesini önlemede, durdurmada, yok etmede son derece etkilidir ve önleme mekanizması halen çok geniş çaplı bir şekilde dünyada araştırılmaktadır. (Sone ve ark.1985,Liu ve ark.2002,Paterson 2006,Pang ve ark.2007)Triterpenlerden Ganodermik asit, karaciğer kanserinde tümör gelişimini engellediği kanıtlanmıştır. (wasser 2005)

İnsan vucudunda bağışıklık siteminden beyaz kan hücreleri sorumludur. Beyaz kan hücrelerinin mast,T,B,NK,fagositler (monositler,nötrofil,makrofaj) gibi birçok değişik tipi bulunmaktadır.G.Lucidum’un aktif bileşenleri bu bağışıklık hücrelerinin sayısını çok kısa sürede artırmaktadır. Kandaki makrofaj hücreleri vucudun kendi doğasının dışında her türlü yabancı maddeyi, serbest radikalleri, mikropları, tümör hücrelerini kuşatarak sarmakta ve onları yiyerek yok etmektedir.

*Türkiye'de üretiliyor fakat kilosu 2000 TL'yi buluyor.

Tam adı.Ganoderma Lucidum' olan ve 'Ölümsüzlük Mantarı' diye bilinen mantar, Türkiye'de Çukurova Üniversitesi'nde (ÇÜ) üretiliyor..

Birçok kanser türü de dahil çok sayıda hastalığa şifa gösterilip, 'mucize bitki' olarak nitelendirilen mantar, Uzakdoğu ve ABD'den sonra üretildiği Türkiye'de 'GanoTürk' adıyla çay olarak piyasaya sunulacak.

ÇÜ'nün biyoteknoloji laboratuvarında ölümsüzlük mantarını üretmeyi başaran Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Çolak, yurtiçi ve yurtdışında ilgi odağı olduklarını söyledi.

Mantarın üretimini yapan ve gramını 4 euroya ihraç eden Çin, Tayvan, Japonya ve ABD'li firmaların tohumun üretimi ile ilgili bilgileri sır gibi sakladıklarını belirten Prof. Dr. Çolak, çevre korunmasıyla ilgili araştırmalar yaptığı 1996 yılında mantarla ilgili bulgulara rastladığını ve geliştirmek için çalışmalara başladığını anlattı.

Bir yandan internet üzerinden inceleme yapan, diğer yandan da Türkiye'nin dört bir yanında mantarı arayan Prof. Dr. Çolak, Karadeniz, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde örnekler gördüğünü ve bu mantarların sporlarından (bitkilerde üreme organı) yararlanarak, laboratuvar ortamında üretim yapmak için kolları sıvadığını söyledi.

Adı 'Türk' oldu
Biyoteknoloji laboratuvarlarında yaptıkları çalışmalarda başarılı sonuçlar aldıklarını belirten Prof. Dr. Çolak, "Spordan meyve aşamasına kadar her şekilde üretimini yaptığımız bu mantarın alternatif halk sağlığı, koruyucu bitkiler arasında gerektiği zirve noktasına ulaşacağına inanıyorum.

Bu nedenle mantarın üretimine önem verilmesi gerekir. Üniversitemizde ölümsüzlük mantarını ürettikten sonra, bunu tüketicilerle buluşturacak bir firma, bizimle irtibat kurdu.

Adana'ya tesis kuracak olan bu firma, benim danışmanlığımda mantarı üretip, dilimler halinde kurutarak, kuru çay gibi piyasaya sürecek. 'GanoTürk' adıyla piyasaya sürülecek kurutulmuş ölümsüzlük mantarı, bir litre suya 2 gram atılıp, kaynatılarak içilebilecek" dedi.

Yararları
Ölümsüzlük mantarının Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından konvansiyonel (geleneksel) gastrointestinal kanser tedavilerinde paralel tedavi organizması olarak resmen kabul edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Çolak, Hepatit-C için çok faydalı bir etkisi bulunduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Çolak, "Ayrıca mantarın en etkin özelliği tansiyon dengeleyici olmasıdır. Kolesterol düşürücü, bağışıklığı kuvvetlendirici, stresi yok edici, kan dolaşımını düzenleyici ve kan damarları içinde pıhtılaşmayı engelleyici, cinsel gücü arttırıcı etkileri sıralanabilir.

Bunun yanında kan şekerini düzenleyici, anti-kanserojen etki, hatta saç güçlendirici ve çıkartıcı olarak da değerlendirilmektedir" diye konuştu.

Ganoderma lucidum Kırmızı mantarın tümör küçültücü, karaciğeri dengeleyici, bağışıklık sistemini güçlendirici ve yaşlanmayı geciktirici mucize bir doğal çözüm olduğu belirtiliyor. Mantarın 20 gr’amlık küçük kutu fiyatı 40 Tl gibi yüksek fiyattan piyasada satılıyor. Yani kilosu 2000 TL’yi buluyor. Umarım üretim miktarı yükselir ve fiyat da daha makul seviyelere gelir.