26 Haziran 2011 Pazar

Şifalı bitkilerin fayda ve sakıncaları

İlaç firmaları yeni bir ilaç için onay alıp piyasaya sürebilmek için yıllar süren hayvan deneylerini ve çok merkezli klinik çalışmaları tamamlamak ve yüz milyonlarca dolarlık harcamayı gözden çıkarmak zorundadır. Üstelik ilaç çıktıktan sonra da imalat, pazarlama ve dağıtımın sürekli kalite kontrolü gerekir...
Ancak bitkisel ürünlerde bu durum farklı gelişmektedir. İsveç Uppsala Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tom Saldeen sağlık ürünleri satan dükkanlarda balık yağı kapsüllerinin antioksidan etkilerini araştırdığında, ürünler arasında 200 kata kadar farklılık saptamıştır. Bu şu anlama gelir: Faydalı olduğunu düşündüğünüz pek çok ürün aslında oksitleyici etkileriyle bilakis damar duvarlarını tahrip edebilmektedir. Dolayısıyla güvenilir ürünlerin seçimi önem taşımaktadır...

Balık yağı: Omega-3 yağ asitleri (EPA ve DHA) içerir; trigliseridleri düşürür; kan inceltici etkisi vardır; endotel sağlığını korur. Kalp atışlarını düzenler ve ani kalp ölümü tehlikesini azaltır. Günlük doz 1-2 gr’dır (300-600mg’lık 1-2 kapsül). Yan etkileri arasında mide ve gaz yakınmaları bulunur.
Aspirin ve benzeri kan inceltici ilaç kullananlarda dişeti kanamaları ve vücutta çürüklere yol açabilir. 3 gr’ın üstünde aşırı kanamaya neden olabilir.

Nar suyu: Kalifornia Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada, 3 ay boyunca günde 240 ml narsuyu tüketen kalp damar hastalarında, kalp kasında az kanlanan bölgelerin daha fazla kanlanmaya başladığı görülmüştür. Narsuyunun bunu antioksidan etkisi sayesinde kalp damarlarının içini saran zarın çalışmasını iyileştirerek gerçekleştirdiği düşünülmektedir.

Oleuropein: Zeytin yaprağının içerdiği ana maddedir ve ona keskin tadını verir. Zeytinyağındaki polifenol içeriğinin de ana maddesini oluşturur. Dr. James R. Privitera, zeytin yaprağı ekstresinin, virüs, bakteri ya da mikropların barınması ve çoğalmasına yol açan amino asit üretimini engellediğini, virüslerin hücre zarına müdahalesini önlediğini ve bağışıklık sisteminin mikropları yutma özelliğini arttırdığını göstermiştir. Bunun sayesinde damarların iç yüzeyinin alev alması ve yangı oluşturması engellenerek damar sertliğinin başlangıç safhalarında önüne geçilebilinir...
Zeytin yaprağı ekstresinin mikrop karşıtı etkisine ek olarak antioksidan etkisi de vardır. Kötü kolesterolün oksitlenmesini engelleyerek kalp damar hastalığının başlangıcını oluşturan endotel tahribatını durdurur. Ayrıca serbest radikalleri avlar. Kalbi besleyen damarları genişleterek kalbe kan akışını arttırır. Kan basıncını düşürür ve kalp atışlarını düzenler.
Sağlıklı bireyler için enerji sağlayıcı ve koruyucu etkisinden faydalanabilmek üzere alınması gereken günlük doz, biri sabah kalkınca, diğeri öğlen yemeğinden 2.5 saat sonra aç karnına alınmak üzere 500 mg’lık 2 kapsüldür. Hastalık durumunda ise doz, her 4 saatte bir ya da iki kapsül 500 mg’lık kapsül olabilmektedir.
Zehirlenmeye yol açan dozu bulunmamakla birlikte, vücutta hızlı bir şekilde çok fazla sayıda mikrop ya da bakterinin ölümüne yol açtığında, Herxheimer reaksiyonu denen, gribal ya da allerjik bir tablo yaratabilir. Ancak bu durum en geç bir hafta içinde geçer. Eğer bu tarz şikayetler gelişirse dozu azaltmakta fayda vardır.

Sarımsak: etken maddesi allisindir. Aynı zamanda kokusunu ve keskin tadını da bu madde verir. Allisin oda sıcaklığında 3 saatte ya da 20 dakikalık pişirme sonrasında parçalanır.
Kolesterolü ve tansiyonu düşürücü etkisi vardır; hafif kan inceltici etkisi de bulunur. Günlük bir diş önerilir; hap formu da mevcuttur.
M.S. ilk yüzyılda Dioscorides sarmısağın “damarları temizlediğini” söylediğine tanık oluruz. 2. Dünya Savaşı’nda mikroplara karşı direnme etkisinden ötürü “Rus penisilini” olarak adlandırılmıştır; çünkü Rus hükümeti bu dönemde ellerindeki antibiyotikler tükenince yerine sarmısağı kullanmıştır.
Sarımsak, toplam kolesterolü %9-12 oranında düşürür; ancak bunun için en az 1 ay kullanılmalıdır. Kötü kolesterolün oksitlenmesi üçte bir oranında azalır. 1-3 ay içinde 1-2 diş sarımsak tansiyonu % 8 oranında düşürür (ortalama 8/5 mmHg).
Çiğ ya da pişmiş 1-2 diş sarımsak ya da 600-900 mg sarımsak tozu günlük yeterli dozlardır.
Ihlamur (tilia europea): Çay olarak içildiğinde stres ve endişe kaynaklı kalp sorunlarına, özellikle atış düzensizliklerine iyi gelir; idrar söktürücü etkisi vardır.

Limon: Stres ve endişe ile ilişkili kalp çarpıntılarında 4 limonun suyunu 250 cc suyla karıştırıp hafif soğutun; hatta balla tatlandırabilirsiniz. Bu karışımdan günde 1-2 bardak içebilirsiniz.
Soğan: Özellikle kırmızı ve sarı soğan “Quersetin” isimli antioksidan maddeden zengindir. Kan inceltici etkisi vardır; yağlı gıda tüketildiğinde bir dilim soğanın bile faydası olur.

C ve E vitaminleri: Antioksidan alımını arttırmanın en iyi yolu günde 7-9 değişim miktarında meyve ve sebze tüketmektir. E ve C vitaminleri kullanımı ise düşük dozlarda tercih edilmelidir. Ayrıca bu vitaminlerin kan inceltici ilaçlarla etkileşim gösterdiği unutulmamalıdır.

Zencefil: Kolesterolü düşürür; kan inceltici ve antioksidan etkisi vardır; sindirimi kolaylaştırır; ancak kan inceltici hapların etkisini arttırarak kanamaya yol açabilir.

Ginkgo: Kan dolaşımını düzenler; özellikle hafıza ve zihinsel işlemlerde kolaylık sağlar; ancak etkileri 3-4 ay sonra ortaya çıkar; kan inceltici hapların etkisini arttırır.

Ginseng: Yaşlanmayı yavaşlattığı, zihinsel ve bedensel kapasiteyi arttırdığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği tarih boyunca gösterilmekle birlikte hipertansiyonlu hastalarda kesinlikle kullanılmamalıdır.

Selenyum: Kalp krizini önlemede ek selenyumun faydası olmadığı gösterilmiştir. En iyi kaynak kabuklu kuru yemişler, tam tahıllı gıdalar ve deniz ürünleridir. Günde 55 mcg alınması yeterlidir ve bu dozu besinlerle zaten alırız. Çin ve Rusya’nın belirli bölümlerinde toprak selenyumdan fakir olduğu için buralarda yaşayanlara selenyum eklenebilir.

Alıç: Almanya’da hafif kalp yetersizliği bulunanlarda kalp kasını güçlendirici olarak kullanılmaktadır.

Kereviz: Özellikle zihinsel stres sonrası salgılanan bazı hormonları azaltarak tansiyonu düşürür. Etken madde 3-n-bütil fitalid’dir.

Biberiye: borneol içeriğinden ötürü damar genişletici etkisi vardır. Kalbe ve beyne giden kanı arttırır. Spazm önleyici, ağrı giderici, gerginlik azaltıcı ve damar genişletici özelliklerinden ötürü angina tedavisinde kullanılabilir.

Üzüm çekirdeği ekstresi: flavonoid (OPC) içeriğinden ötürü güçlü bir antioksidandır. Varis tedavisinde kullanılmaktadır.

Yeşil çay: flavonoid içeriğinden ötürü güçlü bir antioksidandır. Kolesterol ve tansiyonu düşürür; kan inceltici etkisi vardır. Diş çürümelerine ve dişeti hastalıklarına karşı korur. Günde 3 fincan içilmesi önerilmektedir.

Adaçayı: Kan dolaşımını düzenler. Halsizlik ve yorgunluk giderici etkisi vardır. Hastalıklardan toparlanma döneminde iyileşmeyi hızlandırır. Günde üç fincan tüketilebilir.

Oğulotu: Vücudu saran damarları genişleterek tansiyon düşürücü etki gösterir. Spazm giderici etkisinden ötürü sindirim sistemini rahatlatır. Kalp güçlendirici etkisi bulunur. Sinir sistemini rahatlatarak uykusuzluk şikayeti olanlarda yarar sağlar.

Kalp damar hastalarına verilmemesi gerekenler:

Efedra: Soğuk algınlığı ilaçlarında ve burun damlalarındaki efedrin ve psödoefedrin maddeleri kalp atışlarını ve tansiyonu yükseltir. Ayrıca kilo verme, enerjiyi ve dikkati arttırma gibi nedenlerle de kullanılan efedra, amfetamin benzeri etki yapar; çarpıntı, sinirlilik hali, başağrısı, bulantı ve uykusuzluğa yol açar. Ancak tehlikeli olanı nabzı ve tansiyonu yükselterek ritm bozukluğu ve hipertansiyona yolaçmasıdır.

Glisirhizik asit: Böbreklerden potasyum atılmasına neden olarak kalbin düzensiz atmasına yol açar; kalp atışlarındaki düzensizlik ani ölümle dahi sonuçlanabilir.

Meyankökü: Kalp ilacı kullananlar kesinlikle almamalıdır; tansiyonu yükseltir.

Özellikle digoksin, idrar söktürücü, şeker düşürücü, coumadin gibi kan incelticiler kullanıyorsanız, bitkisel ürünleri kullanmadan önce mutlaka kardiyoloğunuzla görüşmeniz gerekmektedir.

Doç. Dr. Ayşe EMRE
Siyami Ersek Kalp Merkezi
Kardiyoloji Şef Yrd.

-bizimsaglik.com'dan alıntıdır.

17 Ocak 2011 Pazartesi

Adaçayı


Adaçayı sıkça içildiğinde tüm bedeni güçlendirir, kalp krizi tehlikesini azaltır ve kötürümlüklerde çok yaralıdır. Gece terlemelerinde ve aşırı terlemelerde, lavanta çiçeğinin yanı sıra, yardımcı olabilecek tek bitkidir. Gece terlemesine neden olan hastalığı iyileştirir ve bu hastalıkla el ele giden aşırı güçsüzlüğe, canlandırıcı etkisi sayesinde son verir. Hastalık sonrası güçsüzlük hallerinde başarıyla kullanılabilir.

Kanı temizler, karaciğere dosttur.

Onu kramplarda, omurilik rahatsızlıklarında, beze hastalıklarında ve organ titrekliklerinde büyük bir başarıyla kullanıyorlar. Yukarda belirtilen hastalıklarda, günde 2 su bardağı çay yudumlanarak içilmelidir. Adaçayı, hasta karaciğeri de çok olumlu etkiler, onunla ilgili tüm rahatsızlıkları giderir ve gazları yok eder. Kan temizleyici etkisi vardır. Solunum organlarını ve mideyi balgamsı salgılardan temizler, iştah açıcıdır. Mideyi ve bağırsakları rahatlatır, gazların dışkılanmasını sağlar. Kramp çözücü etkisi sayesinde, ishalde çok rahatlatıcıdır. Böcek sokmalarında, sokulan bölgeye adaçayı yaprağının tozu uygulanır. Adaçayı, dıştan uygulandığında, yaprağın tozu uygulanır.

Bademcik iltihaplarına ve ülsere yardımcı

Adaçayı dıştan uygulandığında (Çalkalama ve Gargara), bademcik iltihabı, boğaz hastalıkları, diş iltihaplanmaları, yutak ve ağız boşluğu iltihaplanmalarında veya ülserlerinde özellikle önerilir. Eğer zamanında adaçayı kullanılmış olsaydı, pek çok çocukta ve yetişkinde bademcik ameliyatına gerek kalmayabilirdi. Bedenimizin polisleri olarak, zehirli maddeleri yakalayan ve zararsız hale getiren bademcikler alındığında, ağızdan giren zararlı maddeler doğruca böbreklere ulaşırlar. Adaçayı, sallanan dişlere, dişeti çekilmesine ve kanamasına karşı da (Çalkalama ve Gargara) başarıyla kullanılabilir veya bitki çayına batırılan pamuk hasta bölgelere uygulanır. Ayrıca dıştan kullanımda da, gargara ve çalkalamaların yanısıra yara kompresi olarak da kullanılabilir. Sinirli ve yorgun olan kişiler ve dölyatağı (rahim) hastalığı çeken kadınlar arada sırada adaçayı oturma banyoları almalıdırlar. Zayıf ve güçsüz çocuklara balla tatlandırılarak içirilir. Bu çay, tahriş kaynaklı öksürüklerde de başarılıdır. Şifalı bitki olarak kullanılmasının yanı sıra, adaçayının çok değerli bir baharat olduğunu ve böylece mutfaklara girdiğini de unutmamak gerekir.

Kullanış şekilleri

Çay hazırlamak : Yarım veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış kuru yaprak, bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır ve üstü kapalı olarak 10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak içilir. Taze bitki kullanılması durumunda 4-5 dakika demleme süresi yeterlidir.

Çalkalama/Gargara: 2-3 tatlı kaşığı kurutlmuş ve ince kıyılmış yaprak, 2 bardak soğuk suya eklenir ve ateşe konur. kaynamaya başlayınca ocaktan indirilir ve üstü kapalı olarak 15 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde pek çok kere 5-10 dakika süreli gargaralar yapılır.

Tentür Kullanımı : Günde 3 kere, 15-20 damla kadar D2 inceltisindeki tentür, yarım kahve fincanı suya eklenerek alınır. Çay olarak kullanılabildiği her yerde tentür de kullanılabilir.

Karışımlar: Gargaralarda ve çalkalamalarda kekikle, sindirim sorunlarında ise Mayıs papatyası ile eşit oranda karıştırılır.

Adaçayı Sirkesi : Geniş ağızlı bir şişe, çayır adaçayı çiçeği ile doldurulur, çiçeklerin üstüne çıkacak kadar doğal üzüm sirkesi eklenir ve şişe 14 gün güneşte veya sıcak bir ortamda, arada bir çalkalanarak bekletilir ve süzülür.

Oturma banyosu : İki avuç dolusu yaprak soğuk suda gece boyunca bekletilir. Ertesi gün kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür ve banyo suyuna eklenir.

Bu uyarılara dikkat!

Adaçayının aşırı kullanımında kan basıncı (tansiyon) yükselebilir. Dölyatağı (Rahim) kaslarını uyardığı için, gebelik sürecinde kullanılmaz. Annelerin süt üretimini durdurur. Önerilen dozajlara uyulduğunda, bilinen başka bir yan etkisi yoktur.

KAYNAK: hekimce.com