18 Şubat 2010 Perşembe

Elma mucizesi..


Ülkemizde en kalitelisini ve her çeşidini, istediğimiz mevsimde rahatlıkla bulabildiğimiz elmanın, ne büyük bir sağlık dostu olduğunu, hayatımıza nasıl bir etkisi olacağını biliyor musunuz?

Asla Kabuğunu Soymayın!

Tarihten günümüze mitolojik öykülerde bile karşımıza çıkan elmanın, günümüz teknolojisi ve bilimle bakıldığı zaman, sayılamayacak kadar çok yararı ortaya çıkmıştır. Pek çok hastalığı önlemede büyük faydası var. Bunlar:

Bağırsak kanseri
Elmanın içinde bulunan posa, bağırsakların çalışmasına yardımcı olur. Posalı yiyecekleri çok tüketen ülkelerde bağırsak kanseri çok düşüktür. Oysa meyve, sebze, salata, baklagiller ve doğal tahıl ürünlerini beslenme düzenine ve mutfak kültürüne yerleştirememiş ülkelerde bağırsak kanseri ciddi rakamlara ulaşır. Kabızlık, kalın bağırsak kanserinin en önemli sebeplerinden biridir. Elma, içindeki posa sayesinde kabızlığı önler. Sigaranın sebep olduğu kanser türlerinden birisi olan mesane kanserine karşı, elmanın içinde bulunan antioksidanlar, sigara içenlerde mesane kanseri riskini azaltıyor.

Kolesterol
Elma, içerdiği posa ve antioksidan özelliği sayesinde mücevher değerindedir. Tüm posalı yiyecekler gibi, kolesterolü doğal yollardan düşürür. Dışarıdan aldığımız yağlı hayvansal gıdalar, bir koruyucu olmadığı zaman bağırsakta emilim gerçekleştirir. Elma ise bu emilimi engeller ve dışkı yoluyla dışarı atılmasını sağlar. Ayrıca sindirim için gerekli olan, karaciğerden on iki parmak bağırsağına akıtılan safra asitlerinin gereksiz olan kısımlarını da emerek, vücuttan atılmasını sağlar. Kandaki kolesterol miktarı bu yola düşer.

Kalp-Damar
Kandaki ve dışarıdan alınan kolesterolü düşürerek, kalp ve damar hastalıklarının önüne geçer. Elmanın içinde bulunan antioksidanlar, kandaki kolesterolün okside olup, damar çeperine yapışmasını engeller.

Şeker Hastalığı
Şeker, beyaz ekmek, beyaz makarna, patates ve mısır, kandaki şekeri hızlı yükselttiği için, şeker hastalığı için çok sakıncalıdır. Elmanın içindeki pektin maddesi şekeri emer ve kan şekerinin hızlı yükselmesine engel olur.

Günde bir adet orta boy elma yemek sağlık için çok faydalıdır. Tatlı yerine elma yemek kilo problemleri olanları, tatlıdan uzaklaştırır. Tokluk hissi yaratır. Ancak en önemli akılda tutulması gereken konu şudur, tüm değeri kabuğundadır

Hatmi Çiçeği öksürük ve gribe karşı..


Ebegümecigiller familyasından olan hatmi, içerdiği iyileştirici zamk sayesinde yıllardır bir çok hastalığın tedavisinde kullanılır. Çok uzun zaman önce Çin’den getirilmiş bu bitkiyi eski Mısır ve Suriye halkı sağlık amacıyla yerdi. Adı, Antikçağ filazofları olan Pisagor, Plato ve Virgil’den kalan kitaplarda geçer. Tarihi bu kadar eskilere dayanan hatmiyi Romalılar da yemeklerinde kullanırlardı.

Uzun ömürlü ve dayanıklı bir bitkidir. Yapraklarında bulunan yapışkan sıvı sayesinde kurutulup çay yapılabilir ve iç hastalıklara iyi gelir.

Yazın ve sonbaharda rastlamak mümkün. İyileştirici yapışkan sıvı kurutulmuş kökünde de bolca bulunur.

Değişik renkte çiçekler vermesinden dolayı süs amaçlı da kullanılır.

Yararları....

- Öksürüğe iyi gelir
- Uyku problemini giderir
- Balgam söktürür
- Vücuda rahatlık verir
- Nezleyi geçirir
- Üst solunum yolları, diş ve barsak iltihaplarında etkilidir
- İdrar söktürür
- Mideye iyi gelir

Nasıl kullanılır?

-Çayı yapılır: 1 litre kaynamış su içine atılan bir kaç kurutulmuş hatmi yaprağı bekletilir ve süzülerek içilir.

- Sofrada: Kurutulmuş yapraklar çorbaların üzerine serpilir. Ayrıca kümes hayvanları içi doldurulup pişirilirken hatmi yapraklarıyla tatlandırılır.

- Kompres yapılır: Yaprakları suda kaynatıldıktan sonra iyice ezilir. Göz kompresi yapılır.

- Güzellik için: Kaynatılan yaprak ve kökünden çıkan sıvı, ya da soğuk suya bastırılmış kökünden elde edilen sıvı, cilt üzerine uygulandığında nemlendirir ve güneş yanıklarına iyi gelir. Ayrıca yağsız saçlar bu sıvıyla canlandırılır.

Kereviz'in yararları...


Kereviz biraz otsu ve buruk tadı olan bir sebzedir. Kokusu bazılarını rahatsız eder. Pişirilerek hazırlandığında kokusu biraz daha az olur. Kokusundan faydalanmak için, yaprakları çorbalara ve turşulara ilave edilir.

Kalorisi çok düşün bir sebze olduğu için, diyet yapanların rahatlıkla tüketebileceği bir sebzedir. Kereviz alırken yaprakların sağlıklı ve körpe olmasına özen gösterilmelidir. Satın aldıktan sonra yıkayarak, plastik torbalar içinde ortalama iki hafta buzdolabında saklanabilir.

Kereviz suyu tansiyonu düşürmeye yardımcıdır. Kan basıncını dengeler. Kereviz suyu içerek, vücudun kaybettiği suyu geri alıp, vücudunuzun yenilenmesine yardımcı olabilirsiniz. Ayrıca uykusuzluğa ve strese de iyi gelir.

Yararları:

İdrar söktürücü özelliği vardır. Bu etkisi sayesinde idrar yollarını ve kanı temizler.

İştah açar ve sindirimi kolaylaştırır.

Karaciğerde bulunan şişliği giderir ve temizler.

Böbreklerde oluşan kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur.

Şeker, yüksek tansiyon ve romatizma gibi hastalıklara iyi gelir.

Afrodizyak etkisi olduğundan cinsel gücü arttırır.

Sinirleri yatıştırıcı etkisi vardır. Aşırı sinirlilik haline çok iyi gelir.

Gaz söktürücüdür.

Bedeni güçlendiren tonik görevi görür.

Kerevizde, protein, fosfor, demir, potasyum, A vitamini, C vitamini, E Vitamini, kalsiyum bulunur

10 Şubat 2010 Çarşamba

Ayva'nın yararları...


"Ayva'yı yiyen"lerden olun çünkü, bu ekmeksi ve genelde ekşi meyvada hayat var.

Meyvesinde pektin, tanen, şeker, organik asit, A ve C vitamini ve mineral tuzlardan bol miktarda bulunduğunu, tohumlarında ise yüzde 14-18 oranında tutkal maddeler, yüzde 16-20 oranında yağ, tanen, renkli maddeler ve yüksek oranda protein, az miktarda amygdalin ve emülsin var. Ayvanın kalp, akciğer, boğaz, mide, böbrek, göz, bağırsak, ağız rahatsızlıkları ve adet kanamalarına oldukça faydalı olduğu biliniyor.

Meyvelerinden hazırlanan şurup ve kompostolar çocuk ishallerine karşı çok etkilidir. Ayva meyveleri kalbe kuvvet verir ve rahatlatır. Kalpteki sıkıntıyı, çarpıntıyı ve ağız kokusunu giderir. Harareti ve ishali keser. Hazımsızlığı giderir, mideyi ve bağırsağı kuvvetlendirir, ince bağırsak iltihabını giderir. Vücudun gelişmesine yardım eder. Ayva damar sertliğine, karaciğer tembelliğine iyi gelir, tansiyonu düşürür, safrayı düzene sokar. Yapraklarının çayı kalp ağrılarına iyi gelmekte, sakinleştirici özelliği bulunmaktadır.

Meyvesinden yapılan reçel, sindirim sistemi rahatsızlıklarında tedavi edici olarak görev üstlenmekte, cinsel arzuyu kuvvetlendirmektedir. Tereyağında pişirilen ayva; nefes yolu hastalıklarına, müzmin öksürüğe, bronşite ve tüberküloz hastalığına iyi gelmektedir. Ayva çiçeği bal ile macun yapılıp yutulursa, baş ağrısını keser. Ayva çiçeği kaynatılıp içilirse, kalp çarpıntısını keser, kalbi kuvvetlendirir, annenin sütünü artırır. Ayva kokusu kalp ve dimağı kuvvetlendirir. Ayva hoşafı yaşlıların ayaklarının tutukluk yapmasını giderir. Ayva varise karşı iyidir, yorgunluğu, bitkinliği giderir."

Ayva hoşafının ağız yaralarına, akciğer veremine iyi geldiği biliniyor.
Yaprağı kaynatılıp içilirse ishali keser. Ayva yaprağı kaynatılır, suyu ile gargara yapılır, pişmiş yaprakları ile de lapa yapılıp boğaza konursa boğaz ağrısını ve şişliğini giderir. Burun kanamasını önlemek için buruna ayva suyu çekilmelidir. Ayva suyu aşırı adet kanamasını önler, bağırsak kanamalarını keser, dizanteriye karşı çok faydalıdır. Doğumu kolaylaştırmak için ayva suyu ve ayva çekirdeği kaynatılıp içilmelidir.

Ayva kabuğu veya ayva çekirdeği kaynatılıp içilirse, idrar yolu iltihaplarına iyi gelir. Ayva suyu iştah açar, böbrek ve sidik torbası iltihaplarını iyileştirir. Grip ve nezle olanlar bol bol yemelidirler. Ayva suyu vücudu terletmek için çok etkilidir. Ayva böbrek zafiyetine, mide zafiyetine, karaciğer zafiyetine, mide bulantısına, deniz tutmasına, mide gevşemesi ve mide düşmesine, çok faydalıdır. Pişirilmiş ayva iyi gelir.

Ayva suyu vesveseye ve mide ülserine iyi gelmekte, dimağı kuvvetlendirmektedir. Göz beyazı, göz kapak ve kirpiklerinin iltihaplanmasında ayva yaprağı kaynatılıp soğutulduktan sonra gözler günde birkaç kez yıkanır. Ayva meyvesi üzerindeki tüyler kanayan yere konursa kanamayı durdurur. Beyaz akıntıya karşı ayva yaprağı kaynatılıp aç karnına içilmeli ve haricen yıkanılmalıdır. Ağız içi yaraları ve boğaz iltihapları için kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesi ile elde edilen şurup gargara olarak kullanılırsa şifa verir.

Ayrıca, El-ayak meme ucu, dudak, çatlaklarını geçirir, egzama ve deri hastalıklarına iyi gelir.

UYARI: Kabızlık çekenler ve tansiyonu yüksek olanlar dikkatli yemelidir. Ayvanın genelde çiğ yenmesi tavsiye edilmez reçel yada kompostosu tercih edilmeli.

Armut şifası: Kansızlık, tansiyon ve böbrek..


Armut; beyaz çiçekli bir ağacın yumuşak, sulu ve tatlı meyvesidir. Armut, sarı-yeşil arası renklerde, lifli, hazmı kolay ve mineral açısından oldukça zengin bir meyvedir.
Armudun Faydaları: Günde 3-4 tane armut yemek birçok sağlık sorununa iyi gelir.Yüksek tansiyonu olanlara çok faydalıdır. Ayrıca armut A vitamini yönünden oldukça zengin bir meyve olan armut böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar ve idrarı bollaştırır. Bu yüzden böbreklerdeki kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Hamile bayanlarda mide bulantısı ve kusmaları azaltır. Bunun yanında sinirleri yatıştırıcı zihinsel yorgunluğu azaltıcı özelliği vardır

ARMUT
• Kalp-damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırır
• Yüksek tansiyonu olanlar ve böbreklerinde sorun yaşayanlar için faydalıdır,
• Kansızlığa ve kabızlığa iyi gelir;
(1 adet küçük armut=82 kalori)
Armut Nasıl Kullanılır?
Yemeklerden önce yenilmesi tavsiye edilir. Mümkünse çekirdekleri ile birlikte yemek daha faydalıdır. Çekirdeği, aç karına yenirse bağırsak kurtlarını dökmeye de yardımcı olur. Armut taze olarak yenebileceği gibi pişirilerek de yenebilir. Az kalorili fakat buna karşılık bol lifli ve mineralli bir meyve olan Armut, diyet yapanlar için de faydalıdır. Ferahlık veren bir meyve olduğu için hamilelerin kusmalarını azaltır.

DEMEK Kİ ARMUTUN İYİSİNİ AKLI OLAN YER.

Astım'a karşı bitkisel macun..


Solunum güçlüğüne neden olan bir solunum sistemi hastalığı olan astıma, alerji, akciğer hastalığı, ve ruhsal olaylar nedenler olabilir.Ev hayvanlarının tüyleri, yün lifleri, kuş tüyü gibi maddelerin yanı sıra ev tozları nöbete neden olabilir.

Astımın nedeni genellikle birden fazla etkenin bir araya gelmesine bağlı bulunduğundan , astıma karşı bağışıklık sağlama çabaları etkisiz kalmaktadır.

Bu hastalıkta zorluk soluk asmada değil soluk vermededir. Akciğerdeki ufak hava borularının daralmasından ötürüdür. Dolayısıyla kişi ciğerlerinden gerektiği kadar hava çıkaramadığından ancak buna karşın normal hava alabildiği için akciğeri şişer. Evin tozlardan arındırılması, sigara ve alerjik şeylerden uzak durmak astıma ilk önlemler. Şişmanlık da astıma neden olmakta. Bazı kimseler, toz, kıl, yumurta, süt, aspirin, çiçek tozu ve benzeri şeylere karşı hassastırlar. Bu hassasiyet, astım krizleri şeklinde kendini gösterir. Bazı kimselerde de, Bronşit ilerlemesi sonucu astım krizi görülebilir. Kalp yetmezliği de astım krizine neden olabilir.

ASTIMA ÇARE...

Andız otu kökü; ezilip balla karıştırılarak yenirse astıma çok iyi gelir. Adaçayı, boru çiçeği, gelincik,kantaron, melekotu çayları ile lahananın astıma iyi geldiği bildirilmektedir.

VE SIKI DURUN; İŞTE ASTIM MACUNU..

Yarım büyük kavanoz çam ya da çiçek balı içine, yarım çay bardağı kadar toz zencefil ile yarım çay bardağı ölçüsünde Çörekotu tozunu döküp bulamaç halinde iyice karıştırın. Gece yatmadan ve gündüz birer tatlı kaşığı buradan yiyin ve bir hafta, hatta 10 gün devam edin. Rahatsızlığınızın sona erdiğini göreceksiniz. Zararı olmadığı gibi, yalnız astım değil, grip dahil bir çok rahatsızlığı önleyip güç verecektir.BU İYİLİĞİMİ DE UNUTMAYIP BURAYA YORUM YAZIM HA..

Pekmez, Kemik erimesine karşı..


Osteoporoz Hasta Derneği Başkanı Prof. Dr. Ülkü Akarırmak, kalsiyum açısından çok zengin olan pekmezin, osteoporoz (kemik erimesi) riskini azaltmakta yararlı bir gıda olduğunu söyledi.

Akarırmak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "kemik erimesi" ya da "kemik zayıflaması" olarak da bilinen osteoporozun, kemik miktarındaki azalma ve kemik kalitesindeki bozulma nedeniyle kemiklerin zayıflaması ve kırılmaya çok yatkın bir hale gelmesiyle oluşan bir hastalık olduğunu belirtti.

Osteoporozun dünyada en yaygın görülen bir iskelet sistemi hastalığı olduğuna, bu hastalığa bağlı kemik kırıklarının giderek önemli bir halk sağlığı soruna haline geldiğine dikkati çeken Akarırmak, "kemiklerin gelişmesinde ve korunmasında beslenmenin çok önemli rolü var. Uygun beslenilerek osteoporozdan korunulabilir" dedi.

Kalsiyum bakımından zengin beslenmenin osteoporozdan korunma açısından çok önemli olduğunu ifade eden Akarırmak, şöyle konuştu:

"Kalsiyum bakımından zengin beslenme yanında elbette dikkat edilmesi gereken başka faktörler de var. Yetersiz D vitamini alımı, proteinin ve sodyumunfazla miktarda alınması, yetersiz çinko, florid alınması, B, C ve K vitamini yetersizliği, aşırı alkol ve kahve tüketimi bu faktörlere örnek verilebilir.

Bunlar içinde kalsiyum bakımından zengin beslenme çok önemli. Kalsiyum ihtiyacı yaşam süreci içinde değişkenlik gösterir. İskeletin hızla büyümekte olduğu çocukluk ve ergenlik döneminde, gebelik ve emzirme sırasında vücudun kalsiyum ihtiyacı daha fazla. Menopoz sonrası dönemdeki kadınların ve yaşlı erkeklerin daha fazla kalsiyuma ihtiyaçları var. Eğer yeterli kalsiyum alınmazsa vücudumuz bu ihtiyacını en büyük kalsiyum deposu olan kemiklerden karşılar. Bu da osteoporoza neden olur."

NAR..Tansiyon ve cilt sağlığı için..


Nar suyunun kalbe faydalı olduğu birçok araştırma ile gösterildi. İçindeki 'tanin' ve 'antosiyanidin'lerle yüksek bir antioksidan güce sahip olan nar suyunun, kan akımını olumlu yönde etkilediği ve kötü kolesterolün seviyelerini azalttığı biliniyor.

Nar suyunun çok bilinmeyen bir başka faydası da son dönemde konuşulmaya başlandı. Nar suyu, prostat kanserinin ilerlemesini yavaşlatmada yararlı gibi görünüyor. Bugüne dek yapılan çalışmalar umut vaat ediyor. Sizde yarattığı bir rahatsızlık yoksa, günde bir-iki bardak nar suyu içmenizde bir zarar yoktur. Hatta yararlı bile olabilir. Ancak nar suyu bazı ilaçlarla etkileşime girdiğinden, bu içeceği doktorunuza danışarak tüketmenizde yarar var.
Yemesi zahmetli olan, ekşiliği nedeniyle biraz da yüz ekşitirek yenen narın faydaları saymakla bitmiyor. İster tek tek tanelerini yiyerek tüketin, ister suyunu sıkarak için nar, pek çok derdin devası.

Nar (Punica granatum), Lythraceae familyasından içinde küçük çekirdekler ve meyve gövdesini oluşturan yüzlerce tanecikten oluşmuş, hafif ekşi tadında ılıman iklimlerde yetişen, özellikle Anadolu ve İran'da yetiştirilen bir meyve türü. Türkiye'de Ege ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yetişir.

Haziran-Temmuz aylarında kırmızı renkli çiçekler açan, iki ile beş metre boylarında ağaççıklardır. Gövdeleri gayri muntazamdır. Yapraklar karşılıklı, kısa saplı ve kırmızı kenarlıdır. Çiçekler kısmen sapsız, tek tek ve birkaçı bir arada bulunur. Çanak yaprakları kırmızı renkli, dökülmeyen ve etlidir. Meyveleri küre şeklinde ve portakal büyüklüğünde, önceleri yeşil, olgunlukta kırmızımsı renkte, derimsi kabuklu, çok tohumlu ve etlidir.

Kullanımı
Bitkinin tohumları meyve olarak yenildiği gibi, gövde-kök ve dal kabukları ile meyve kabuğu da tıbbi olarak kullanılır. Kök ve gövde kabuğu tanen, nişasta ve alkaloitler (pelletierin) taşır. Nar meyvesi kabuğu tanen, triterpenler ve az alkaloitler ihtiva eder.

Nar ağacı kabuğu çok eskiden beri bilhassa barsak şeritlerine (tenyalara) karşı kullanılır. Yalnız zehirlenmelere yol açabileceğinden dikkatli olunmalıdır. Nar meyvesi kabuğu, ishale karşı (% 15'lik) çay halinde kullanılabilir. Ayrıca yün iplikler, sarımsı renklere boyanabilir. Nar, çarpıntıya iyidir. Mideyi kuvvetlendirir. Et kısmı ile sıkılıp içilirse, safra söker, pekliği giderir.

Florida'da, 6-9 Mart tarihleri arasında yapılan Amerikan Kardiyoloji Koleji toplantısına katılan, Columbia Üniversitesi New York Presbyterian Hastanesi kardiyologlarından Doç. Dr. Özgen Doğan, yapılan son araştırmaların, nar suyunun damar tıkanıklığını önleyici özelliğini ortaya çıkardığını belirtti.

Doğan, şu bilgileri verdi: "Hayvan deneylerinde, nar suyuyla beslenme sonrasında damar plakları ve tıkanıklıkları yüzde 44 geriledi. İnsanlar üzerinde yapılan bir araştırma ise 2 hafta boyunca günde 50 ml nar suyunun, tansiyonu artıran enzimi yüzde 36 düşürdüğünü gösterdi. Bu sayede tansiyon yüzde 5 düşürüldü."

Nar, şifalı bitkiler literatüründe yer alır. Genellikle besleyici ve tedavi edici ilaç ve panzehir olarak ağız yoluyla çeşitli karışımlarla birlikte yenilir ve içilir, haricen de merhem olarak kullanır. Onun sadece meyvesi değil, çiçeği, çekirdekleri, suyu ve kabukları da çeşitli karışımlar halinde tıbbi olarak kullanılır. Narın vücudu ve kalbi kuvvetlendirme, ishali kesme, şerit düşürme, burun poliplerine faydalı olma gibi yararları bulunmaktadır. Ancak içerdiği bazı kimyevi maddeler yüzünden mide ve bağırsak hastalığı olanların, küçük çocukların ve hamilelerin fazla kullanmamaları tavsiye edilir.

Tatlı nar midede çabuk çözüldüğü için hazmı kolaydır. Ancak zaman zaman midede şişkinlik ve gaz meydana getirdiği için ateşli hastalığı olanlara iyi gelmeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca tatlı nar mideyi kuvvetlendirir, boğaza ve akciğerlere faydalıdır, öksürüğe iyi gelir. Ekşi nar ise mide yanmalarına karşı faydalıdır, diğer narlardan daha fazla idrar söktürür, ishali ve kusmayı keser, karaciğer hararetini söndürür, kabızlığı giderir, kalp ve mide ağzındaki ağrılara iyi gelir.
Suyu zarıyla birlikte çıkarılıp bal ile merhem kıvamına gelinceye kadar pişirilip diş etlerine sürüldüğünde diş eti tahrişine iyi gelir. Dolama / tırnak iltihabı ve cerahatli yaraların tedavisinde nar çekirdeğinin balla birlikte karıştırılarak merhem halinde tatbik edilmesi tavsiye edilir. Nar çiçeği de yaralar için kullanılır.

Narın ve nar suyunun faydalarını Alman Hastanesi'nde görev yapan Beslenme ve Diyet Uzmanı Gürsel Doğan şöyle anlatıyor:
" Sağlık açısından özellikle kış aylarında bol bol tüketilmesi gereken bir meyve. Çünkü insan sağlığına olan faydalarını saymakla bitirmek mümkün değil. Adeta bir 'ilaç', hatta antibiyotik olan nar, özellikle bağışıklık sistemini güçlendirerek pek çok hastalıktan koruyor. İçerdiği bazı maddelerle kolesterol ve şekeri de dengeleyen nar, kalp sağlığını koruduğu gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini engelliyor."

Nar, özellikle içerdiği antioksidanlar sayesinde vücudun savunma sistemini güçlendiriyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Gürsel Doğan, yapılan araştırmalarda nar suyunun cilt kanserine ve erkeklerde prostat kanserine karşı koruyucu etkisinin görüldüğünü söyledi:

"Kış mevsiminde portakal, mandalina ve limonun yanı sıra narı da taze şekilde veya suyunu sıkarak tüketmek son derece önemli.

Narın en önemli özelliklerinden biri de genel damar sağlığını, özellikle de kalbi koruması. Damar tıkanıklıklarını geriletme özelliği bulunan nar, 'ACE' denilen enzimi engelleyerek tansiyon düşürücü bir etki de yapıyor. Nar birçok özellikleriyle bazı meyveleri de geride bırakıyor. Örneğin narda 10 bardak yeşil çaya ve 4 bardak kızılcık suyuna eşdeğer antioksidan madde bulunuyor.

Tüm bu özellikleriyle adeta bir 'ilaç' ve doğal antibiyotik görünümünde olan nar, sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gereken meyveler arasında yer alıyor. Nar suyu ayrıca damar sertliğine karşı güçlü etkisi bulunan bir içecek olarak karşımıza çıkıyor.

Nar suyunun sadece tanelerinden değil, tüm meyveden üretilmesi, bu içeceğin antioksidan etkisinin daha da artmasına neden oluyor. Zira bu önemli meyvenin kabuğu alkaloit, tanen ve glikozitler içeriyor.

Bu nedenle ishal kesici ve kurt düşürücü özelliğe sahip bulunuyor. Nar kabuğunun ekstresi ise güçlü bir virüs ve mikrop öldürücü özelliğe sahip. Ayrıca, cilt üzerinde enfeksiyon ve yara iyileştirici etki de gösteriyor. Bunların yanı sıra, meyve kabuğu ve tanelerin antioksidan ve anti-tümör etkileri de biliniyor".

Beslenmede yer almalı
Beslenmede mutlaka yer alması gereken nar, aynı zamanda güçlü bir antioksidan özelliği taşıyor. Yapılan araştırmalara göre narda, serbest radikallere karşı güçlü etkisi olan çeşitli vitamin, mineral, enzim ve antioksidanlar bulunuyor.

Beslenme ve Diyet Uzmanı Gürsel Doğan, "serbest radikallerle en iyi mücadele yolu bu antioksidanları tanımak ve dışarıdan doğru besinleri seçerek bunların etkinliğini en üst düzeyde tutmaktır" dedi.

Doğan, "bugün için bilinen en güçlü antioksidanlar; C ve E vitaminleri, glutatyon, lutein, N-Acetylcystein, keratonoidler, flavonoidler, koenzim Q-10, alfa lipoik asit ve selenyumdur. Nar suyu da doğal antioksidanlardan biridir" açıklamasında da bulundu.

Narın bilinen bazı faydaları:

• Tansiyonumuzu olumlu bir şekilde düzenler
• Kalbimizi korur düzenli çalışmasına destek olur
• Enfeksiyona karşı vücut direncini korur ve artırır
• Enerji verir, yorgunluğu giderir
• İdrar söktürücü etkisiyle toksin atılımını sağlar
• Bağışıklık sistemini güçlendirir hastalıklara karşı korur
• Kolesterol ve kan şekerimizi regüle eder artmasını engeller
• Bağırsak parazitlerinin düşmanıdır, iyi bakterilerin artmasını sağlar
• İshali (diare) önler, tedavide destek sağlar
• Ciltte olumlu katkısı vardır, pürüzsüz görünüm sağlar
• Cilt enfeksiyonlarında olumlu katkısı vardır

NAR EKŞİSİ

"Aslında nar ekşisi yapmak çok basit ama biraz uğraştırıcı. Uğraştıran şey ise narın tanelerini ayıklamak.

Arzu ettiğiniz miktarda narı ayıklayın. Tadını değiştirmemesi için zarını ve uçlarını iyice temizleyin. Sonrasında ise patates püresi yaptığımız ezici ile narları ezip, suyunu çıkarın ve sırlı toprak bir kaba* süzgeç vasıtasıyla süzdürün. Orta ateşte, reçel suyu kıvamına gelene kadar kaynatın. Porselen bir tabağa damlattığınızda akmadan kalıyorsa olmuş demektir. Bu aşamadan sonra bir süre güneşte bekletilir ve rengi koyulaştırılır.

*Domates, limon, nar gibi asitli yiyeceklerin pişirilmesi aşamasında reactive kapların kullanılmaması gerekiyor. Demir ve aluminyum kaplar bu kategoriye giriyor ve içlerinde pişen yiyeceklerin tadını bozuyorlar. O yüzden bu tür asitli yiyeceklerinon-reactive gruba giren çelik, cam ve sırlı toprak kaplarda pişirmekte yarar var."

Kansere karşı kırmızı mantar.. (Ganoderma Lucidum)


Ganoderma Lucidum Nedir !?
G.Lucidum’un bünyesinde yer alan biyoaktif maddeler Sarcoma-180 tip katı tümörlerin gelişmesini önlemede, durdurmada, yok etmede son derece etkilidir ve önleme mekanizması halen çok geniş çaplı bir şekilde dünyada araştırılmaktadır. (Sone ve ark.1985,Liu ve ark.2002,Paterson 2006,Pang ve ark.2007)Triterpenlerden Ganodermik asit, karaciğer kanserinde tümör gelişimini engellediği kanıtlanmıştır. (wasser 2005)

İnsan vucudunda bağışıklık siteminden beyaz kan hücreleri sorumludur. Beyaz kan hücrelerinin mast,T,B,NK,fagositler (monositler,nötrofil,makrofaj) gibi birçok değişik tipi bulunmaktadır.G.Lucidum’un aktif bileşenleri bu bağışıklık hücrelerinin sayısını çok kısa sürede artırmaktadır. Kandaki makrofaj hücreleri vucudun kendi doğasının dışında her türlü yabancı maddeyi, serbest radikalleri, mikropları, tümör hücrelerini kuşatarak sarmakta ve onları yiyerek yok etmektedir.

*Türkiye'de üretiliyor fakat kilosu 2000 TL'yi buluyor.

Tam adı.Ganoderma Lucidum' olan ve 'Ölümsüzlük Mantarı' diye bilinen mantar, Türkiye'de Çukurova Üniversitesi'nde (ÇÜ) üretiliyor..

Birçok kanser türü de dahil çok sayıda hastalığa şifa gösterilip, 'mucize bitki' olarak nitelendirilen mantar, Uzakdoğu ve ABD'den sonra üretildiği Türkiye'de 'GanoTürk' adıyla çay olarak piyasaya sunulacak.

ÇÜ'nün biyoteknoloji laboratuvarında ölümsüzlük mantarını üretmeyi başaran Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Çolak, yurtiçi ve yurtdışında ilgi odağı olduklarını söyledi.

Mantarın üretimini yapan ve gramını 4 euroya ihraç eden Çin, Tayvan, Japonya ve ABD'li firmaların tohumun üretimi ile ilgili bilgileri sır gibi sakladıklarını belirten Prof. Dr. Çolak, çevre korunmasıyla ilgili araştırmalar yaptığı 1996 yılında mantarla ilgili bulgulara rastladığını ve geliştirmek için çalışmalara başladığını anlattı.

Bir yandan internet üzerinden inceleme yapan, diğer yandan da Türkiye'nin dört bir yanında mantarı arayan Prof. Dr. Çolak, Karadeniz, Marmara ve Akdeniz bölgelerinde örnekler gördüğünü ve bu mantarların sporlarından (bitkilerde üreme organı) yararlanarak, laboratuvar ortamında üretim yapmak için kolları sıvadığını söyledi.

Adı 'Türk' oldu
Biyoteknoloji laboratuvarlarında yaptıkları çalışmalarda başarılı sonuçlar aldıklarını belirten Prof. Dr. Çolak, "Spordan meyve aşamasına kadar her şekilde üretimini yaptığımız bu mantarın alternatif halk sağlığı, koruyucu bitkiler arasında gerektiği zirve noktasına ulaşacağına inanıyorum.

Bu nedenle mantarın üretimine önem verilmesi gerekir. Üniversitemizde ölümsüzlük mantarını ürettikten sonra, bunu tüketicilerle buluşturacak bir firma, bizimle irtibat kurdu.

Adana'ya tesis kuracak olan bu firma, benim danışmanlığımda mantarı üretip, dilimler halinde kurutarak, kuru çay gibi piyasaya sürecek. 'GanoTürk' adıyla piyasaya sürülecek kurutulmuş ölümsüzlük mantarı, bir litre suya 2 gram atılıp, kaynatılarak içilebilecek" dedi.

Yararları
Ölümsüzlük mantarının Japonya Sağlık Bakanlığı tarafından konvansiyonel (geleneksel) gastrointestinal kanser tedavilerinde paralel tedavi organizması olarak resmen kabul edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Çolak, Hepatit-C için çok faydalı bir etkisi bulunduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Çolak, "Ayrıca mantarın en etkin özelliği tansiyon dengeleyici olmasıdır. Kolesterol düşürücü, bağışıklığı kuvvetlendirici, stresi yok edici, kan dolaşımını düzenleyici ve kan damarları içinde pıhtılaşmayı engelleyici, cinsel gücü arttırıcı etkileri sıralanabilir.

Bunun yanında kan şekerini düzenleyici, anti-kanserojen etki, hatta saç güçlendirici ve çıkartıcı olarak da değerlendirilmektedir" diye konuştu.

Ganoderma lucidum Kırmızı mantarın tümör küçültücü, karaciğeri dengeleyici, bağışıklık sistemini güçlendirici ve yaşlanmayı geciktirici mucize bir doğal çözüm olduğu belirtiliyor. Mantarın 20 gr’amlık küçük kutu fiyatı 40 Tl gibi yüksek fiyattan piyasada satılıyor. Yani kilosu 2000 TL’yi buluyor. Umarım üretim miktarı yükselir ve fiyat da daha makul seviyelere gelir.