25 Aralık 2010 Cumartesi

Kansere karşı bitkiler..

Bazı bitki türlerinin, kanser türleri ile mücadelede etkili olduğu belirtilirken, biberiye, brokoli, dut, greyfurt, nar, üzüm ve yeşil çayın kansere karşı koruyucu etkisi olduğu bildirildi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Canfeza Sezgin'in kaleme aldığı ''Hangi Kansere Hangi Bitki?'' adlı kitap okurla buluştu.

Sezgin, kitabın ön sözünde, günümüzde kanser tedavisinin başarısının artırılması konusunda çok yoğun çalışmalar yapıldığını, araştırmaların önemli bir bölümünün ilaç geliştirme çalışmalarının oluşturduğunu belirterek, yeni ilaçların geliştirilmesinde karada ve denizde bulunan bitkilerden ve bitkilerde bulunan maddelerden faydalanıldığını vurguladı.

Bugün kullanılan ilaçların önemli bir kısmının doğal ürünlerden geliştirildiğini ifade eden Sezgin, çalışmalarda doğal ürünler içindeki çeşitli maddelerin kansere karşı etkinliklerinini değerlendirildiğini ve etkili olan maddeler ayrıştırılarak, ilaç geliştirme safhasına alındığını belirtti.

Kanser tedavisinin, şifalı bitkilerin tıbbi tedavi amacıyla kullanılması yoluyla yapılmasının hiçbir bilimsel fitoterapi (bitkilerle tedavi) otoritesi tarafından kabul edilmediğine dikkati çeken Sezgin, ancak yayımlanan makale ve araştırmalarda, fitoterapik ürünlerin, kemoterapi, hormonal tedavi veya radyoterapi gibi kanser tedavilerinin yanında kullanıldığının belirtildiğini anlattı.

Sezgin, birçok çalışmanın ilaç-ilaç etkileşimi olduğu gibi ilaç-bitkisel tedavi arasında etkileşim olabildiğini ve tedavinin etkinliğini bozabildiğini gösterdiğini vurgulayarak, bu nedenle kanser tedavisini takip eden onkoloji veya hematoloji uzmanının, alternatif tıp yaklaşımları ile ilgili bilgi sahibi olması gerektiğini kaydetti.

AA muhabirinin kitapta yer alan bilgilerden derlediği bilgiye göre, kanser tedavisinde etkili olduğu belirtilen bitkiler ve etkili olduğu kanser türleri şöyle:

''- Aloe veranın, hücre, hayvan ve insan çalışmalarında bağışıklık sistemini düzenleyici etkilerinin bulunması nedeniyle cilt kanserlerinden korunmada yararlı olabileceği düşünülüyor.

- Arı poleni, akciğer, beyin, kalın bağırsak, lösemi, malign, melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Ayrıca akciğer kanserine karşı koruyucu.

- Biberiye, akciğer, cilt, kalın bağırsak, lösemi ve meme kanserine karşı koruyucu.

- Karayılan otu, prostat kanserinin tedavisinde etkili.

- Brokoli, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak ve meme kanserleri ile mücadelede etkili aynı zamanda bu kanserlere karşı da koruyucu.

- Buğday çimi, meme kanserinde etkili.

- Cezayir menekşesi, çeşitli organ kanserleri, lenfoma ve löseminin tedavisinde yardımcı. (Ancak, doktor kontrolü dışında kullanılmaması gerekir. Zararlı yan etkiler yapabildiği unutulmamalı)

- Çemenotu, kalın bağırsak, karın zarı, kemik, lösemi, meme kanserinin tedavisinde etkili.

- Çörekotu, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, karın zarı, lösemi, lenfoma, meme, pankreas, prostat, yumuşak doku kanserlerinin tedavisinde yardımcı.

- Devedikeni, akciğer, baş-boyun, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak, prostat kanserine karşı etkili.

- Dut, kanser hastalarına destek gıda olarak dikkati çekiyor. Beyaz, kara ve kırmızı dut, yüzyıllardır geleneksel Çin ve Japon tıbbında kullanılıyor.

- Ekinezya, kalın bağırsak ve pankreas kanserinde etkili.

- Greyfurt, kansere karşı koruyucu etkisi var. Ancak son yıllarda yeni anlaşılan greyfurt-ilaç etkileşimleri unutulmamalı.

- Isırganotu, prostat kanserinde etkili.

- Karahindiba, kalınbağırsak, karaciğer, lösemi, malign melanom, meme ve rahim kanserinin tedavisinde yardımcı olabileceği düşünülüyor.

- Keten tohumu, kalınbağırsak, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili.

- Kızılcık, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, meme, prostat, yemek borusu ve yumuşak doku kanserlerinde etkili.

- Kudret narı, baş-boyun, cilt, idrar yolları ve idrar torbası, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserlerinde etkili.

- Nar, baş-boyun, kalınbağırsak, lösemi, meme ve prostat kanserlerinde etkili. Narın, ayrıca kansere karşı koruyucu etkisi var.

- Ökseotu, akciğer, baş-boyun, karaciğer, karın zarı ve meme kanserinde etkili.

- Sarımsak, meme kanserinde etkili. Sarımsak, ayrıca kalınbağırsak, mide ve prostat kanserlerine karşı koruyucu etkisi bulunuyor.

- Üzümün, kansere karşı koruyucu etkisi var. Günümüzde üzüm çekirdeği ve kabuğunda bulunan kimyasal maddelerin kuvvetli antioksidan olduğu gösterilmiştir. Üzümde bulunan kimyasal maddelerin, kanser, kalp-damar hastalığı, santral sinir sistemi hastalıkları üzerine koruyucu ve tedavi edici özellikleri olduğu saptanmıştır.

- Yabanmersini, kalınbağırsak ve lösemide etkili.

- Yeşil çay, akciğer, baş-boyun, beyin, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Siyah çayın fermente edilmemiş hali olan yeşil çayın ayrıca, kansere karşı koruyucu özelliği bulunuyor. Hem siyah hem de yeşil çay bol miktarda antioksidan madde içeriyor. İçinde polifenoller daha yüksek oranda olduğu için yeşil çay, siyah çaydan daha faydalı. Yeşil çay, kuvvetli antikanserojen, antioksidan ve kilo kaybettirici bir besin maddesi. Yeni yapılan bir çalışma, yeşil çay ve üzüm ekstraktlarının (Kurutulmuş bitkilerden, özel yöntemler kullanılarak elde edilen, ilaç ham maddesi olarak da kullanılan bitki özleri), kansere karşı birbirlerinin etkilerini artırdığını ortaya koydu.

- Zencefil, akciğer, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme, mide, pankreas ve yumurtalık kanserinde etkili. Zencefilin kanser hücrelerine etkisiyle ilgili laboratuvar çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalarda, zencefilin akciğer, kalın bağırsak, malign melanom, meme, mide, karaciğer, pankreas, yumurtalık kanseri ile lösemi ve lenfoma hücrelerini öldürdüğü saptandı.

- Zerdeçal, baş-boyun, cilt, idrar olları ve torbası, kalın bağırsak, meme, mide, pankreas ve rahim ağzı kanserinde etkili. Yeni yapılan çalışmalar, zerdeçalın normal olmayan hücrelerin ve kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediğini ortaya koydu. Zerdeçalın, özellikle kanser hücrelerinin yaşamasını sağlayan enzimin aktivitesini azalttığı belirlendi.''

(AA)

11 Aralık 2010 Cumartesi

Demir Dikeni, Çoban çökerten


Demir Dikeni, Çobançökerten,Tribulus terrestris


Demirdikeni (Tribulus terrestris); tek yıllık, çiçekli bir bitkidir. Dünyanın birçok yerinde doğal olarak yetişir. Genellikle bahçelerde yabani ot olarak bilinmektedir. Hindistan ve Afrikada bol miktarda yetişmektedir. Toprak üzerine yatık olarak bulunur. Yaprakları bileşik, 10-16 yaprakçıklı olup, çiçekleri küçük ve açık sarı renklidir. Meyveleri 10 mm kadar çapında ve boynuz şeklinde sivri uçlara sahiptir. Kökleri alkaloid, resin, azot ve sabit yağlar; meyveleri %5 yağ, peroxidase, diastase, az miktarda glikosid resin, proteinler ve inorganik maddeler içerir. Protein yüzdesi yaklaşık %10-11 civarında olup; altısı temel olmak üzere ondört amino asit içerir. Sap ve gövdesi nişasta, fructose ve sucrose açısından zengindir. İçerdiği carboline saponinler (harmine, harmaline, harman, tetrahydroharmine), steroidal saponinler (çoğunlukla furostanol) bitkiden değişik yöntemlerle ayrıştırılabilmekte ve bitki ekstrelerinde oranları standart hale getirilebilmektedir.

Kullanım amacı bazı kültürel farklılıklar gösterse de yıllardır Hindistanda kuvvet verici (tonik), cinsel fonksiyonların düzenlenmesi, özellikle kadınlarda yumurtlama, erkeklerde iktidarsızlık ve her iki cinstede cinsel istek arttırıcı olarak kullanılmaktadır. Yakın zamanda fitness, zindelik ve canlılık artıcı özellikleri sporcu, atlet ve vücut yapıcıların dikkatlerine sunulmuştur. Demirdikeni ayrıca değişik kültürlerde anti-inflamatuar, anti-artrit, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için de kullanılmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre; demirdikeni vücudumuzda özellikle karaciğer tarafından belirli hormonları üretmek için kullanılan temel yağ asitlerinin (EFA) emilimini kolaylaştırmaktadır. Demirdikeni, testesteron seviyesini LH seviyesini arttırarak yükseltmektedir. Bağımsız çalışmalar demirdikenini testesteron seviyesini yükseltmek, normal seviyesini korumak ve kas gelişimini desteklemek için önermektedirler. Testesteron, erkeklerin güçlü fiziklerini, kaslarını ve hatta vücutlarındaki yağ miktarını bile ayarlayan bir hormondur. Erkeklerde er bezinde (haya, testis) üretilen androjen hormonlarının en önemli üyesi olan testesteron kas gelişimini sağlar, vücut kıllanmasını düzenler, spermleri olgunlaştırır ve cinsel gücü arttırır. LH ve FSH hormonları her iki cinste de (kadın ve erkek) hipofiz bezi tarafından üretilirler. Bunlar eşeysel bezlerimizin (kadınlarda yumurtalık, erkeklerde erbezleri) fonksiyonlarını kontrol ederler. Demirdikeni bu iki hormonun dengelenmesine yardımcı olmaktadır. Demirdikeninin bu faydalı etkilerinden yararlanabilmek için düzenli olarak 30-60 günlük bir kullanım süresi önerilmektedir.



Faydaları ve Kullanım Alanları:

· Kas gücünü, vücut dayanıklılığını ve fiziksel performansı arttırcı (özellikle yoğun egzersiz yapan sporcularda),

· Vücut enerjisinin ve dayanıklılığının arttırılması,

· Fiziksel, zihinsel, duygusal dinçlik ve kuvvet verici,

· Erkeklerde testesteronu arttırıcı, dengeleyici ve normal seviyesini koruyucu,

· Erkek menopozu (andropoz) semptomlarını azaltıcı,

· Erkeklerde sperm sayısı, miktarı ve hareketliliğinin arttırılması,

· Cinsel fonksiyonları düzenleyici,

· Erkeklerde iktidarsızlık, sertleşme (ereksiyon), kadınlarda yumurtlama problemlerine karşı yardımcı,

· Her iki cinste de cinsel istek ve libido arttırıcı,

Kırkkilit otu-At kuyruğu otu


Kırkkilit (Equisetum arvense), Atkuyruğu Otu, Zemberekotu, Çamotu, Kırkboğum, Tilkikuyruğu Otu,Süpürge otu ve Katırkuyruğu Otu olarak da tanınır. İlkbahar başlangıcında, derinlere kök salmış olan köksaptan, önce spor taşıyıcı kahverengi başak sapları çıkar. Düzgün yapılı küçük çam ağaçlarını andıran yeşil yaz kuyruğu ise daha sonra çıkar. Çok yıllık, otsu ve çiçeksiz bitkilerdir. Gövdesi silindir biçiminde, dallı veya dalsız, yeşil veya esmer-yeşil renkli, sert ve içi boştur. Yaprakları çok küçük, pul biçiminde ve sivri uçludur. Spor ile çoğalırlar. Spor keseleri verimli gövdelerinin uçlarında başak şeklinde toplanmışlardır. Türkiye'de 7 kadar türü yetişmektedir. Saponin, %60-70 silisilik asit (Silica), potasyum tuzları, tanen alkaloitler içerir. Toplanacak bitkiler, 25-60 cm boyunda ve sapı ince (3-6 mm civarında) olan türlerdir (Equisetum arvense) ve nemli topraklardan, tarla aralarından ve dere kıyılandan toplanır. Kırıkilit Otu Mayıs-Haziran döneminde, henüz canlı yeşil rengini korurken, sapın toprağa yakın bölümünden kesilir ve demetler halinde gölge ve havadar bir yere asılarak kurumaya bırakılır. İğne yapraklar gövdeden kolayca ayrıldığında kuruma tamamlanmış olur.

Özellikle ciğer, böbrek ve mesane rahatsızlıkları ve kan dindirme konusundaki etkisi çok iyi bilinir.

Kırkkilit, halk hekimliğinde yaralar ve şişliklerde de oldukça etkin bir şekilde kullanılır. Kemiğe kadar işlemiş ve çürümeye başlamış yaralarda kötüleşmeye başlamış şişliklerde sıcak lapa olarak kullanılırdı.
Yine eski halk hekimleri belli bir yaşa gelmiş insanların devamlı olarak günde bir fincan Kırkkilit çayı içmelerini sağlık verirler. Kırkkilit tüm romatizmal ağrılar, gut, varis ve sinir ağrılarında etkili bir rahatlatıcı olarak bilinir.

Kırkkilit özellikle mesane rahatsızlıklarında oldukça etkilidir. İdrar söktürücü etkisi nedeniyle böbreklerde taş oluşumuna karşı kullanılabilir. Sıcak Kırkkilit banyolarının da yardımıyla küçük taşları düşürmek işten bile değildir.
Aynı zamanda vücudun su topladığı durumlarda ağır iltihaplı hastalıklarda su toplanması durumunda oldukça faydalıdır. Buna göğüs içi su toplanması da dahildir.
Böbreklerin ağır baskı altında kaldığı zorlu doğumlardan sonra annelerde karşılaşılan görme bozukluklarının giderilmesinde Kırkkilit çayları ve banyosu faydalıdır.
Pek çok hallerde depresif durumların titiz bir şekilde izlenmesi sonucu olayın böbrek fonksiyonlarının yetersizliği veya düzensizliğinden ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Kırkkilit çok başarılı bir böbrek şifacısıdır. Bu konuda bitkiler arasında adeta eşsizdir.

Vücuttan su atılması gereken pek çok durumda doktora danışıldıktan sonra diğer tüm ilaçlar 4-5 günlüğüne kesilerek günde 5 fincan at kuyruğu yudum yudum acele etmeden içilir. Burada ritim 10- 15 dakikada bir yudum şeklinde olmalıdır. Bu şekilde vücuttaki tüm biriken suyu dışarı atmayı başarırsınız. Aynı şekilde böbrek ve mesane rahatsızlıklarında bu kür aynen uygulanabilir. Aynı şekilde böbrek havuzu iltihaplarında Kırkkilit banyoları harikalar yaratabilir.

Kırkkilit otu kaşıntılı cilt hastalıkları, iltihaplı cilt enfeksiyonlarında uyuz ve kelleşme hallerinde bile kullanılabilir. Bu durumlarda atkuyruğu usaresi ile kompresler yapmak oldukça faydalıdır. Kırkkilit banyoları iltihaplı tırnak yaralanmaları, kronik yaralar, egzama ve mayasıl çeşitlerine ve lupusa faydalıdır. Hemoroidlerde taze atkuyruğu lapası etkili bir ilaçtır.
Kan durdurucu etkisi ve akciğerler üzerindeki etkisi
Burunda meydana gelen ve durmayan kanamalarda soğutulmuş Kırkkilit usaresi kompres olarak konulur. Kırkkilidin kan durdurucu etkisi bununla sınırlı değildir. Mide kanamaları, hemoroid, ciğer kanamaları ve rahim kanamalarında kan durdururcu olarak kullanılabilir. Özellikle ağrılı kadın hastalıklarında oturma banyosu olarak kullanılması da tavsiye edilir.
Kan durdurucu olarak kullanıldığı hallerde çaya konan Kırkkilit miktarı artırılır. Normalde 250 ml. suya toz hale getirilmiş bir çay kaşığı Kırkkilit konurken bu durumda üç çay kaşığı kullanmakta fayda vardır.
Kırkkilit içindeki silisik asit sayesinde özellikle akciğer tüberkülozu, kronik bronşit ve diğer ciğer zafiyetlerinde en iyi ilaçlardan biridir. Bazı bitki uzmanlarınca kötü karakterli tümörlerin ilerlemesini baskı altına aldığı ve yavaşlattığı da rapor edilmiştir

Kırkkilit veya diğer adıyla Atkuyruğu bademcik iltihabı, ağız iltihapları, diş eti kanamaları damak ve boğazdaki polipler gibi durumlarda gargara olarak kullanılabilir. Bu özelliği ile adaçayına çok benzer.

Kırkkilit travmaların haricinde kramplı mide şikayetlerinde, karaciğer ve safra kesesi ağrılarında rahatlatıcı etkisiyle ün yapmıştır. Omurga, bel kemiği ağrıları boyun tutulmalarında da kompresler ve banyolar oldukça sık kullanılan yöntemlerden biridir.

Kronik egzama, damar tıkanıklığı, mayasıl ve düz tabanlığın meydana getirdiği hastalıklara faydası vardır.

Mühim bir etkisi de, metabolizma ve bağ dokusu direncini arttırmasıdır.
Bu sayede eklemlerin romatizmal hastalılarında eski kırık kemik ağrılarında, hanımlarda üreme organları kaynaklı, mikrobik hastalıklara bağlı olmayan ağrılara faydalıdır.

DİKKAT: Çok fazla dozda kullanımında olumsuz yan etkiler görülebilir.

Çay olarak kullanılan ve usare çıkarılanları daha kuru yerlerden orman kenarları ve patikalardan toplananlarıdır. Kaynar suda 10-15 dk demlenip, yavaş yavaş içilir.